Ramazan Bayramınız kutlu olsun,
tüm bayramınız lokum gibi geçsin....
İşte şimdi boğazıma kocaman bir düğüm saplandı...
Bugün trenle eve dönerken gördüm,Yetimler Haftasıymış bu hafta.Hiç haberim olmadı,hiç bilemedim.
Kaç çeşit yetim var günümüzde böyle...
Babası ölene yetim deniyor,
babası sağ olduğu halde babasız büyüyene yetim deniyor,
hem annesi hem babası sağ olup sokağa atılan çocuğa da yetim deniyor.
Üç sıradaki çocuklar, başımın tacıdır,bana sorarsanız sorgusuz sualsiz cennete girmelidirler.Yüreğinde ebeveyn sevgisi olmadan büyüyen bu pırlantalar,hayatta iyi yerlere gelip mutlu bir yaşantıya sahip olduklarında geçmişe sünger çekebiliyorlar mı?
Baba sevgisini ve aile kutsallığını en doruklarda yaşayan ben,oğlumun hassasiyetini gördükçe kahroluyorum.
Benim oğlum da yetim ne yazık ki.
Babasına," hadi baba msn de konuşalım" , "baba bu yaz sana gelebilir miyim", "baba yolladığım fotoğraflarımı beğenmedin mi,yorum yazmadın ya" diye devam eden cümleleri ısrarla kurmaya devam ediyor.
Karşı taraf ilgisiz kaldıkça,çocuk ümitleniyor.
Bugün olmazsa yarın pişman olur belki,ilgilenir sevgisini belli eder diye.
Son yaz tatilinde,babası 1 gece misafir olarak alınca eve nasıl mutlu olmuştu,"annecim,babam beni seviyormuş,uykumda öpmüş beni,babaannem dedi" diyerek yüreğindeki sevincini doya doya anlatmıştı.
Kalbinde evlat sevgisi taşımayan insana "baba" lakabı konamaz,konmamalıdır!
Çocuklarınızı bile bile yetim bırakmaya utanmıyor musunuz ey insancıklar?
Dipnot; Ve trenle Kadıköy'e giderken okuduğum haber beni öyle mutlu etti ki,tüm gün haberi düşündüm durdum.Böyle bir yuva var olduğu için yüreğime su serpildi biraz.Bayramın 2.veya 3.günü oğlumla yuvayı ziyaret edip,"onlar da senin gibi şanslı yavrum" diyeceğim.
Merhabalar,
Ben eski kingkong, ne zamandır sizlerle konuşamadık.İşte şimdi bulabildim bu fırsatı.Bu konuyu açmamın amacı; sizleri zeka testine sokmak:)
Hazır olun işte Prof.Dr.Kingkong'un hazırladığı sorular geliyooor ;)
Sorulara başlamadan önce bazı şartlarım var:)
Slogan: No Heyecannnnn!!!!:=)
Cevaplarınızı yorum kısmına bekliyorum.
Saygılarımla,
Son zamanlarda çocuk modasından bahsetmemden sıkılmıyorsunuz değil mi?
Geçen seferki yazı, tamamen kızların enfes elbiselerine ait olunca,erkek çocuklarına borcum kaldı gibi hissettim.
Oğlumla ayakkabı konusunda zevklerimiz çok uyar.Beğendiklerimi "wauuvv işte bu aradığım"," renk harika,daha ne olsun" gibi cümlelerle destekleyince,hediye aldığım ayakkabıları beğenmezse diye değiştirmeme gerek olmadı hiç. :))
Bu yılın sonbahar ve kışı,çocuklarımızın ayaklarını üşütmeyecek,onları hep sıcacık tutacak kaliteli ayakkabılarla geldi.
İşte bu yılın en beğendiğim tasarımları;
Küçüklüğümün kabusu odyometristler yüzünden işitme sorunlarımı hep görmezden geldim.Test odasına aldıklarında "neden çift cihaz takmıyorsun?" "şuraya bas demedim mi sana" " dediğime neden cevap vermiyorsun" gibi ardı arkası kesilmeyen azarlamalarla kendilerini hiç sevmez,inadına tek cihaz takardım.
Şimdiki çocuklar,gençler ve elbette bizler çok şanslıyız.Mahkeme duvarı gibi olan yüzler gitti, her daim yardımsever,neşeli ve bilgili odyometrisler geldi.
Geçenlerde yeni aldığım cihazı,boşta olan kulağım alışsın diye oraya programlattım ve 34 yaşımda ilk kez çift cihazı denedim.Eğer her iki kulakta işitme kaybı varsa çift cihaz kullanmak anlamayı kolaylaştırmasa da işitmeden alınacak verimi önemli ölçüde artırıyor.Gözleri bozuk birinin tek camlı gözlük taktığını düşünecek olursak,aynı komiklik tek cihaz kullananlarda da geçerli olur.
Faydaları sıralayacak olursak...
Çift taraflı dinleme ile;
Gençadam, evinin alt katında marangozluk yapıyordu. Kapı ve pencere konusunda uzmandı. Fakat plâstik pencereler yaygınlaşınca, ahşap olanlara rağbet azaldı. Bu yüzden işler iyi gitmiyordu. Üstelik de çocukları büyümüş, biri hariç okula başlamıştı. Masrafları artınca, yanındaki kalfasına yol verdi. İşe biraz daha erken koyulur, yardımcıya ayırdığı parayı, çocukların harçlığına katardı.
Adam, bir gün çalışırken, elektrik kesildi. Ve uzun süre beklediği halde gelmedi. Aksi gibi, o akşam üzeri teslim etmesi gereken birkaç pencere vardı. Boş kalmayı sevmezdi. Planyayı yağladı, talaşları süpürdü. Biraz dinlenmek için eve çıkarken, sigortaya göz attı. Eğer yanılmıyorsa, bu iş normal değildi. Biri gelip sigortayı kapatmış olmalıydı.
Şalteri kaldırınca, atölye aydnlandı. Tahminleri doğru çıkmıştı ama, bu işe bir anlam veremiyordu. Şaka dese, böyle bir şaka yapılmazdı. Kendisini kıskanacak bir düşmanı da yoktu.
İşe koyulduğunda, yine aynı şey oldu. Ama bu sefer suçluyu görmüştü. Oğlu, evden atölyeye bağlanan merdiveni sessizce inmiş ve sigortayı kapattığı sırada, babasını karşısında bulmuştu.
Adam, on yaşına gelmiş bir çocuğun böyle bir haylazlığını affedemezdi. Bütün günü, onun yüzünden mahvolmuştu. Bir kere yapmış olsa, ses çıkartmazdı. Ama tekrarlaması, hangi yönden bakılırsa bakılsın, büyük hataydı. Saçlarından yakalayıp sıkı bir tokat attı. Her şey onun iyiliği içindi. Belki vurduğu tokat, serseri olmasını engellerdi.
Adam, oğlunun gözyaşlarını görmezden geldi ve eve çıktıktan sonra, eşine dert yanarak:
- Bu çocuğun, okulda kimlerle düşüp kalktığını bilmemiz lazım!.. dedi. Eğer serbest bırakırsak, başımıza büyük dertler açacak!..
Adam, bir süre düşündü. Sonunda da en kolay yolu buldu. Oğlunun hiç aksatmadan tuttuğu günlüğüde, arkadaşlarına ait ip ucu olmalıydı. Eşi istemese de, ona kulak asmadı ve çocuğunun günlüğünü okumaya başladı.
Oğlu, en son sayfada:
'Bu gece kötü bir rüya gördüm!..' yazmıştı.
"Atölyede çalışırken, babamı elektrik çarpıyordu. Allah'ım onu koru!.. Ben elimden geleni yapacağım!.."
( Kaynağı bilinmiyor )
- Oğlum baksana şu lunapark ne kadar kalabalık,hadi çarpışan arabaya binelim.
- Anne dalga geçmesene yaa,ben kartinge gidicem...
- ???!!!
Sesleri Duyabilen İşitme Kayıplı | Tamamen Sağır İşitme Kayıplı |
İletişim kurabilmek için işaret dili bilmelerine gerek yoktur. | İşaret Dili onlar için yazılmıştır. |
Karşısındaki insan, normal ses tonunda ve tane tane konuştuğu sürece sorun yoktur. | Sesi duymadıkları için anlayamazlar. |
Dudak okuma kabiliyetleri gelişmiştir. | Dudak okuma kabiliyetleri çok kuvvetlidir. |
Kendilerini geliştirmişlerse,sesleri mükemmel çıkarıp,devrik olmayan cümleler kurarlar.(S pordan, müziğe,siyasete kadar bilgilidir.) | Kayıp,konuşma öğrenme süreci aşamasında oluştuysa ve sesleri tanıyorsa,çok çalışarak bu yetenekten yoksun kalmazlar. |
Telefon iletişimi sancılıdır. | Telefonla iletişim kuramazlar. |
Kalabalık ortamlarda sesleri takip etmekte zorlandıklarından,sessiz kalabilirler. | Ortamda,işaret dili bilen varsa,durmadan konuşurlar. :) |
Cihazsız tiz sesleri anlamakta zorlanırlar. ( Zil sesi,yaprak hışırtısı,su damlama sesi gibi ) | Tiz sesleri duyamazlar. |
Yüksek sesten rahatsız olurlar.Çünkü algılarını kolaylaştırmaz,aksine gürültü yaratır. ( Sözlerini bilmedikleri müzikleri dinlemek,arkalarından bağırılması gibi ) | Yüksek ses tınılarını vücutlarının belli yerlerinde hissedebilirler. |
Karanlıkta sohbetten kaçınırlar,çünkü dudak okuyamazlar. | İşaret dilinin işe yaramadığı bir ortam. |
Zeka kapasiteleri yüksektir. | Zeka kapasiteleri yüksektir. |
"Bana bir sağırın çocuk sahibi olmasının doğru bir hareket olup olmadığını çok sordular. Hakikaten, sağır bir insan için, evde çocukların bulunmasından daha büyük bir saadet tasavvur edilemez.
Benim sağır olmam, çocuklarım için de faydalı olmuştur. Bana karşı düşünceli ve anlayışlı davranmakla, başkalarına aynı şekilde anlayışlı davranmayı öğrendiler. Ayrıca sakatlığımdan istifade etmemeyi kendilerine prensib edindikleri için, karakter sahibi birer kişi olarak yetiştiler." ( Hayat dolu bir sağırın kaleminden )
Beijing 2008'de devam eden Tekerlekli Sandalye Basketbol'unda azmi ve performansı ile dikkatimi çekmeyi başarmış biri var; Hussein Haidari.
Oyun sırasında defalarca yere düşen ve bir sn.de ayağa kalkıp golleri peş peşe yağdıran Hussein'i takdir etmemek imkansız.
Dünyanın en iyi oyun kurucusu da olan bu başarılı sporcu,Irak asıllı İsveçli.
Galatasaray takımında da başarılarını sürdüren 30 yaşındaki bu engel tanımayan arkadaşımıza,ömrü boyunca kolaylık dolu bir hayat diliyoruz.