31.01.2008

Takmak ya da takmamak: İşte bütün mesele bu!


Ön not; Hani bizim derya gibi bir adamımız vardı,yazılarıyla kendini sevdiren,bilgisini sınırsızca paylaşan..Bu güzel yazı için kendisine çok teşekkür ederim...Sevgili Wise'den...

**************************

Kişinin yaşamını her yönüyle yoğun biçimde etkileyen işitme kaybı sorunuyla karşılaşan çoğu kimse, işitme cihazı kullanmayı kolay kolay kabullenemez. Çünkü işitme cihazı kullanmak basit bir fiziksel olay olmaktan öte, son derece karmaşık sosyal ve psikolojik etmenleri de beraberinde getirir.


İşitme cihazı kullanması zorunlu olan (özellikle sonradan işitme kaybı ortaya çıkan) çoğu kişi başlangıçta genellikle bunu yapmayı reddeder. Çoğu kez bunun ana nedeni, cihazın başkalarınca görülerek kişinin işitme kaybının anlaşılacağı endişesidir.

Oysa, iletişim kurmak zorunda kaldığı herkes sözkonusu kişinin işitme kaybı olduğunu çok geçmeden anlayacaktır. Ayrıca, başkalarının o kişide işitme kaybı olduğunu bilmesi çoğu kez yararlı bile olabilir.

Yıllar önce, çalışma hayatına ilk atıldığımda patronuma işitme kaybımdan bahsetmemiştim. O zamanlar kayıp seviyem de çok alt düzeylerdeydi. Buna rağmen zaman zaman söylenenleri anlamakta güçlük çekiyordum. Özellikle de telefonda veya konuşanın yüzünü görme imkanım olmadığı diğer durumlarda anlayamama oranım bir hayli yükseliyordu. Bir gün patronum telefonda benden bir şey yapmamı istemişti. Kendisini anlayamadığım için konuyla ilişkili olmayan bir cevap vermişim (işitme kayıplıların sık başvurduğu bir yöntem!). Ama verdiğim cevap patronumca “kabalık” olarak algılanmış ve bir hayli “fırça” yemiştim. Sonradan işitme kaybım olduğu ortaya çıkınca, patronum o olayın da bu nedenden kaynaklandığını anlamış ve benden özür dilemişti.

Genellikle işitme kayıplılar şu nedenleri öne sürerek işitme cihazı takmamak için “kırk dereden su getirir”:



İşitme cihazı taktığımda herkes bana bakıyor, rahatsız oluyorum.

(Aslında çoğu kez ana neden budur ama pek çok kişi bu nedeni dile getirmez. Önemli olan sizin yaşam kalitenizdir. Başkaları bakacak, anlayacak diye cihaz takmadığınızda yaşam kalitenizi önemli oranda düşürmüş oluyorsunuz. Üstelik sizin cihaz takıp takmamanız kimsenin umurunda da değildir. Nihayetinde, işitme cihazları da gözlük gibi insanın yaşam kalitesini arttıran basit birer araçtır.)


İşitme cihazı bana uymuyor.

(Mutlaka her işitme kaybına az ya da çok uyacak bir işitme cihazı vardır. Dolayısıyla, yapılması gereken, bir uzmanın yardımıyla size en uygun cihazı seçmek ve en uygun ayarları yaptırmaktır.)


İşitme cihazı sadece insan seslerini değil fakat tüm sesleri bu arada gürültüyü de yükselttiği için rahatsız oluyorum.

(Günümüzün dijital cihazları, insan seslerini ön plana alarak diğer sesleri geri planda tutabiliyor. Bu nedenle, size en uygun dijital bir cihazla bu sorunun büyük ölçüde önüne geçebilirsiniz.)


İşitme kaybım çok hafif, bu nedenle cihaz kullanmam gereksiz.

(Araştırmalar, işitme cihazlarının en hafif kayıplarda dahi büyük yararlar sağladığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, cihaz kullanılmazsa, işitilemeyen sesleri beyniniz unutacağı için, ileride cihazdan verim alma oranı da düşecektir.)

İşitme kaybım çok yüksek, sesleri duysam da anlayamıyorum, bu nedenle cihaz takmama gerek yok.

(İşitme kaybı çok ileri düzeylerde (90-100 dB’den daha fazla) olan kişiler için Koklear Implant önerilmekte. Ama her durumda, cihaz takmak, takmamaya göre çok daha fazla yarar sağlar. Cihaz, en ileri düzeydeki işitme kayıplılar için dahi mimik okuma gibi yöntemlerin de yardımıyla yaşam kalitesinde önemli iyileşmeler sağlar.)

İşitme cihazı kulağımı rahatsız ediyor, onun için kullanmıyorum.

(Muhtemelen kulak kalıbınızda bir sorun vardır. Yeni bir kulak kalıbı yaptırın.)


Not;Resimler için tşk--> Flickr, Google Images

Pin It!

30.01.2008

Küçük Mutluluklar veeeee


vee Delfina’cığımın kalpli kakolu kurabiyeleri...

(Bu yazıyı yazan; neşeli ve pozitif kişiliği ile tanınan konuk yazarımız Bahar Hn'dır... )


Ahhh bu hayat çekilmezzzzz
Ahhh bu çilee çekilmezzzz.....

Dediğimiz anlar ve çok sevdiğim Erol Evgin’in şarkısını mırıldandığımız anlar yok mu hayatımızda...


Bıktığımız,usandığımız,rutinleşmiş hayatlarımızın bizleri iyice bunalttığı,hatta bazen toz olmak,kaybolmak istediğimiz anlar...


Bezgince iş yaptığımız,güne başlamakla bitirmek arasında geçen sürede kalbimizin 2 sn bile daha hızla çarpmasına vesile olacak birşeylerin çıkmadığı günler...


İşte öyle günlerde ve anlarda amansızca bişiler olur bazen..

Bazen hiç beklemediğiniz biri arar..
Bazen bir e-mail..
Bazen e-mail ekindeki bir fotograf
Bazen yanıp sönen gtalk balonu
Bazen radyoda yakaladığınız bir şarkı
Bazen sadece sizin için yapıldığını bildiğiniz bir yemek veyahut masanıza bırakılan bir çikolata..
Bazen küçük bir not..
Bazen kısa süren ama hayali belleğinizden gitmeyen ayaküstü bir görüşme

Bazende delfina’cığımın yaptığı gibi kendi elleriyle hazırladığı kurabiyeler eşliğinde bir çay molası...
® Burcu

Hayat küçük mutluluklardan ve böyle minik anların toplamından ibaret aslında...


Büyük şeyler bekleyenler yanılıyor bence...


Alın size işte...


Bir çay ve kalpli bir kurabiyenin bana yaptıkları işte...

Ahhh bu hayat çekilmezzzzz
Ahhh bu çilee çekilmezzzz


Ahhh delfinacımmmm sen olmasan
Bu banka çekilmez
Laralayy laralayy larallayy laralay...:))))






Çok önemli Notlar;


1- Resim Sevgili Burcu'dan alınmıştır ve onun güzel tarifiyle enfes bir kurabiye ortaya çıkmıştır.


2- Bu yazıyı yazan neşeli ve pozitif kişiliği ile tanınan konuk yazarımız Bahar Hn'dır...
Pin It!

27.01.2008

Kaçmak...Ama nereye?


Küçücük çocukların doluştuğu parktan binbir çeşit ses yankılanıyordu caddelere,evlere,tüm şehre...

Çocuklar oyuncaklarını arkadaşlarıyla paylaşıyor,salıncaklarda birbirlerini sallıyorlar ve keyifli bir günün tadını çıkarıyorlardı...

Sonbahar da gelmişti.

Rengarenk yapraklar kaldırımlarda,
banklardaydı...

Sonbahar hüznü, henüz oynayan çocuklara bulaşmamıştı ama kum havuzunda kardeşini eğlendiren küçük kızın hüznünü tüm anneler hissetmişti.


Küçük kız,kardeşini anne edasıyla seviyor,şefkatle ilgileniyordu.Sık sık gülümseyip,öpücükler konduruyordu...

Ayrılık zamanı gelmişti,ertesi günü erken kalkıp uçağa yetişilmesi gerekiyordu.

İşte bu yüzden mutlu olamıyordu bir türlü...
İşte bu yüzden kardeşini sarıp sarmalıyordu sürekli...


Ahh o ayrılıklar...
tırnak etten ayrılıyordu yine...

Okulların açılmasına bir hafta kala kızın tüm hazırlıkları yapılmış,anne, kızını kapıdan uğurlamıştı.

"Annecim,anneciiimm..Sen de gel n'olur.Sensiz gidemem annecimmmm..."

Parktaki çocuklar seslerini tüm şehre yaymışlardı neredeyse,
oysa küçük kızın çığlığı tüm gökyüzünü kaplamıştı.

Anne,küçük kardeş ile evde kaldı.O da dayanamıyordu,şimdilik elden birşey gelmiyordu, sabırdan başka...

Yılmaz Bey,arabası ile baba-kızı havaalanına götürüyordu.Yolda benzinciye uğradılar,babası ve Yılmaz amcası arabadan ayrılınca kız ;

" işte şimdi kaçabilirim,koskoca Alman şehrinde sora sora annemi bulurum.Geri dönmeliyim,Türkiye'ye gitmek istemiyoruuummmm."
diye kaçmaya çalıştı.Tam arabadan adımını attı ki,babası kucakladı sardı onu...

Babası da çok ama çokk merhametli,evlatlarına kıyamayan bir babaydı.Uçağa bindirinciye kadar babanın çığlıkları da duyuldu gökyüzüne...

Ertesi sonbaharda bu acıları yaşamalarına gerek kalmadı,9 ay sonra döndüler ülkelerine,
kavuştular ilk göz ağrıları Delfina'larına...





Pin It!

24.01.2008

İşitme Kaybı 1 yaşındaaa :)


Çok heyecanlıyım ;

az önce saat 00:01 'i gösterdiğinde kalbim güm gümm,
beynimde hava fişek gösterileri,
yüzümde kocaman gülümseme...

Çok mutluyum;
İşitme Kaybımın sayesinde; kaybımızın işitme olmadığını, asıl kaybın olaylara duyarsızlık olduğunu iyice anladım...
nice dostluklar kazandım,
yazılarımı beğenenler oldukça yazmayı sevdim,
bir de delfina nickini çok sevdim,nerdeyse herkes delfina diye çağırır oldu :)

Çok umutluyum;
Bundan sonraki blog doğumgünlerimi de hepbirlikte kutlayacağımıza,dostluklarımızın katlanarak artacağına eminim...

Gösterdiğiniz ilgi-alaka,içtenlik,moral ve tüm güzel şeyler için hepinize çok teşekkürler...
Pin It!

23.01.2008

Alışveriş'e yeni bir soluk... / A new influence for the shopping.....


PLEASE SCROLL DOWN FOR ENGLISH





Alışverişin böylesini daha önce hiç yaşamadınız.


Keyifle ve ilgiyle dolaşacağınız bu şahane sitede, el emeği göz-nuru ürünlerin güzelliği karşısında kalakalacaksınız.


İster sevgilinize,ister kendinize...


Tüm bu kıymetli ürünleri ortaya döken ise yaratıcılığı,canayakınlılığı ve azmi ile tanınan sevgili MoonSun...


Şimdilik sadece Amerika içi satışlarda geçerli olan blogundan doyasıya alışverişin keyfini sürmeniz dileğimle...














You have never experienced such a shopping like this before.


While surfing in that glamorous web site joyfully, you’ll be astounded by the elegance of these diligently made handicrafts.


Either for you
or for your valentine..


The one who made all those precious products and who is well known for her creativity, sincerity and determination is dear Moonsun.


So enjoy your shopping on this fantastic blog now in effect only in the USA.






Pin It!

22.01.2008

Aşk neymiş ?

yo yooo,
aşık değilim...

ekşi sözlükteki tanımlamalar öyle hoşuma gitti ki, aşk herkesin başına gelmeli dedim sabah sabah...

"illet-i kara sevda.."

"aşk'a gelince gördüm, bir uzun hece imiş"

"içinizde bir yerlerde milyonlarca minik kelebeğin kanat çırpışlarını hissetmektir..."

"virgüldür.cümlenin sonundaki noktaya meydan okuyan.."


:)
Pin It!

16.01.2008

Affoluş,bereket ve lezzet günü; Aşure günü ( 19.01.2008 )



Fazilet Takvimi'ni okumak bana çok şey kazandırmıştır.Minicik bir kitap,koskoca bir evrene açılmamı sağlamıştır.Dinimizdeki önemli günleri,yapmamız gerekenleri hatırlatmıştır hep.

Muharrem ayındayız,cumartesi ise aşure günü.Aşure günü ile ilgili yapmamız gereken çok güzel şeyler var,bunları hatırlatmadan önce,güzel bir tarif veriyorum sizlere.Tarifin güzelliği annemin yapıyor olması,onun nurlu ellerinden çıkıyor oluşu...Sonra da neler yapabiliriz onu okuyalım....

Delfina’nın annesinden son yüzyılın en leziz aşure tarifi;

(Yaklaşık 40 kase )

1 kilo bugday aksamdan ayıklanır, güzelce yıkanır, büyükçe kapalı tencerede suyu fazla olarak kaynatılır.

Yarım ayarda 20 dk daha kaynatıp ocak söndürülür.Kapalı şekilde sabaha kadar iyice pişip şişen bugdaylar güzelce karıştırılıp içine akşamdan haşladıgımız 1 br nohut, 1 br kuru fasulye, yarım br kuru bakla içi, yarım br çekirdeksiz kuru üzüm, ince dogranmış 1 portakal kabuğu, ince dogranmış 3 kuru kayısı, 8 tek dövülmüş karanfil, 2,5 kilo (istege göre) şeker, 1 çay kaşıgı tuz, suyu güzelce ayarlanıp kıvamına gelinceye kadar hepsi kaynatılacak. üstüne kaynar suda kabukları soyulmuş badem içi, ceviz, kavrulmuş susam, tarçın, fındık, nar serpilip servis yapılır.

AFİYET OLSUN

Neler Yapılır;

1- Aşure günü oruç tutmak sünnettir.

Ramazan ayında yaşadığımız huzuru hatırlayacak olursak vücudumuzun oruca ne kadar ihtiyacı olduğunu hatırlarız.

"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur"
“Allah rızasını umarak, kim aşûre gününde oruç tutarsa geçmiş senelerinin günahına keffarettir"
“Aşûre günü tutulan oruç, kırk yıllık günaha keffârettir. Aşûre gecesini ihyâ edip, sabahleyin de oruç tutan kimse, ölüm acısını duymayarak vefât eder.”


( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

2- Sıla-i rahim yapmalı,hasta ziyareti yapılmalı. Yani akrabayı ziyaret edip, hediye ile veya çeşitli yardım ile gönüllerini almalı.

“Aşûre gününde bir hastayı ziyâret eden, bütün insanları ziyâret etmiş gibi olur. Aşûre gününde bir kimseye su veren, hiç isyân etmemiş gibi olur.

( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

3- İlim öğrenmeli!

"Aşure günü, ilim öğrenilen veya Allahü teâlâyı zikredilen bir yerde, biraz oturan, Cennete girer"
( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

4- Sadaka vermek sünnettir, ibadettir.

Aşûre günü zerre kadar sadaka veren kimseye, Allahü teâlâ Uhud dağı kadar sevâb verir.”
“Aşure günü yapılan iyiliğin sevabı bire yetmiş bindir.”


( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

5- Çok selam vermeli.

"Aşure günü, on Müslümana selam veren, bütün Müslümanlara selam vermiş gibi sevaba kavuşur"

( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

6- Çoluk çocuğunu sevindirmeli!

“Kim Aşure günü aile efradına imkân sağlarsa, Allah da bütün sene boyunca ona genişlik verir.”
“Aşûre günü oruç tutun! Çoluk çocuğunuza iyilik yapın! Bir kimse, Aşûre günü çoluk çocuğuna iyilik yapıp, sevindirse, Allahü teâlâ, ona senenin diğer günlerini iyi eder.”


( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

7- Gusletmeli.

“Aşûre günü gusleden, Allahü teâlâ katında annesinden yeni doğmuş gibi günahlarından temizlenir.”

( Hz.Muhammed) (Sonsuz Selam O'na)

8 - O gün, eve ufak-tefek erzak alınmalı.

bir sene boyunca evde bereket olur.

9- Dua Okunmalı

10 defa şu duâ okunur:
„Sübhânallâhi mil'el mîzân. Ve müntehel-ılmi ve mebleğar-rızâ ve zinetel-arş“

10- Namaz Kılınmalı

Aşûre gününe mahsus olmak üzere kuşluk vaktinde 2 rek'at namaz kılınır. Her rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra 100 defa:„Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhın ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm minen-nebiyyîne vel-mürselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû aleyhim ecmaîn“
Öğle ile ikindi arasında 4 rek'at namaz kılınır. Beher rek'atte 1 Fâtiha-i şerîfe, 50 İhlâs-ı şerîf okunur.
Namazdan sonra:70 İstiğfâr-ı şerîf,70 Salevât-ı şerîfe,70 defa:„Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym“ okunur.Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)'in hidâyeti ve halâsı için duâ edilir.




Bilgi için teşekkürler;Hanimlar.com , FaziletTakvimi , İslamiyet

Pin It!

14.01.2008

Günün Sevdiğim Lafı

® fms-sabine

Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var.
Ben sana 1 yumurta versem,
sen bana bir yumurta versen,
bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur.

Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var.
Ben sana 1 bilgi versem,
sen bana 1 bilgi versen,
bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.


® Konfüçyüs
Pin It!

11.01.2008

Heyyyy Yaprak Dökümüüü duy sesimi....



Ama yaa olmaz ki,

bu kadar gürültü yapılmaz kiii.


bile anlatmıştım

sesini kısın diye

ama duymadınız beni...

dizi mi izliyoruz,

müzik kanalı mı izliyoruz belli değil.

Konuşmalar sırasında,normal bir gün sırasında da

müziği sonuna kadar açıyor,diyalogları çöpe atıyorsunuz.

Sadece ben değil herkes rahatsız bu durumdan.

Tamam müzik sever bir yapımcınız olabilir ama

herşeyin bir ayarı var,

değil mi?

Önümüzdeki bölümden itibaren konuşma sırasındaki müziği

noooolur kısın...

İnsanları sevindirmek zor değil biliyorsunuz :)

Pin It!

8.01.2008

Huzurun yaşandığı yer; Kahvaltı Sofrası

Bir cumartesi sabahı erken saatlerinde,mutfaktan mis gibi kokular gelir.Koku ev halkının erkenden keyifle uyanmasını sağlar.Delfina'nın annesi her zamanki gibi erkenden kalkmış,sobaları yakmış ve dikdörtgen sofraya kahvaltıyı hazırlamıştı.

Sofrada tüm aile olunca kardeşler keyiften ve mutluluktan birbirlerini kızdırırlar,komiklikler yaparlar.Evin babası sobanın üzerinde ısıttığı mis gibi ev ekmeğini çocuklarına üleştirir.

"Anne elmalı kurabiye ne güzel olmuş,ellerine sağlık" der evin küçük kızı.Tatlının çokca yendiği bu evde; muhabbetler,bir arada oluşlar ve samimiyet de çok tatlıdır.

Delfina; "Göz kararı ile nasıl güzel kurabiyeler yapardı annem" diye düşünür hamuru yoğururken.Oysa kendisinin mutlaka tarife ve ölçüye ihtiyacı vardı,ölçüyle tutturabiliyordu ancak.



Yazıyı yazarken mutfaktan nefis elma ve tarçın kokusu gelir,"iyi ki böylesine güzel bir aileye sahibim" diye sevinir,neşe dolar gönlüne gece gece...

İşte, huzuru yaşayabilmek,doyasıya tadabilmek için; envai kahvaltı çeşitlerine gerek yoktu,çok şık sofralara gerek yoktu, o sofrada kısa süreli bir sessizlik bile yeterdi...

Kendisi gibi tarifsiz yapamayanlara tarifi yazar ve tatlı uykulara dalar...

Elmalı Rulo

Malzemeler

Hamur

1 paket ( 250 gr) margarin
1 çay bardağı sıvıyağ ( bahçemizin zeytinyağını kullandım :) )
1 çay bardağı yoğurt
5 su brd un
1 pkt kabartma tozu

İç malzeme

2 orta boy elma
Yarım su bardağı çekilmiş ceviz
1 çay kaşığı tarçın
3 yemek kaşığı şeker


Üzeri için

1 su bardağı pudra şekeri

Hazırlanışı

  • Elmaları soyup rendeledikten sonra toz şeker ile birlikte kısık ateşte suyunu çekinceye dek pişirin.
  • Tarçın ve cevizi ekleyip soğumaya bırakın.
  • Hamur malzemelerini karıştırıp elle yapışmayacak bir hamur elde edin,
  • 4 parçaya böldüğünüz hamuru yarım cm kalınlığında açın ve 8 eşit parçaya bölün,
  • Parçaların geniş kısmına iç malzeme koyarak rolu şeklinde sarın,
  • Yağlanmış fırın tepsisine dizin,180 derecede pembeleşinceye dek pişirin.
  • Fırından çıkarır çıkarmaz her tarafına pudra şekeri eleyin.
Afiyet olsun...



Pin It!

6.01.2008

Bugün Çooookkk Mutluyum...


İşitme cihazım sürpriz yaptı bana...
Nasıl da mutlu etti beni, emektar cihazım benimmm...
Dersanenin aranması lazım ama arayacak kimse yok.Cesaret dedim çevirdim tuşları...

-Dıııtttt,dıııttttt.
- ... dersanesi,buyrun.
- İyi günler,oğlum DKS sınavına girecekti,sınav kaçta başlıyor acaba?
- 12'de...
- 12'de mi? ( Anlamış olmanın mutluluğu ile neşe ile soruyorum :) )
- 12'de evet...
- Gerçekten mii :). Ayyy çok teşekkürler,çok sağolun..
- ???? !!!! ????
Pin It!

3.01.2008

Teşekkürü BORÇ biliriz..

Kimlere?

Bizi düşünenlere,
hayatımızı kolaylaştıranlara...

Yıllardır aldığı tepkilere rağmen dizileri,filmleri orjinal dilinde ve türkçe altyazılı yayınlamaya devam eden ve farkında olmadan bizlere çok yardımcı olan Cnbc-e 'ye...




Hayvanlar alemindeki sırları,tüyoları kaliteli belgesellerdeki altyazı ile bizlerle de paylaşan Yaban Tv'ye...


Bütün haberlerde, işitme cihazı alımın neredeyse imkansız hale geldiğinin yer almasına rağmen,kampanyalar ve indirimlerle dünyanın en kaliteli,en gelişmiş cihazları ile hayatımıza ses katan işitme cihazı firması Starkey'e...

Evelyn Glennie'nin belgeselini altyazılı yayınlayarak perküsyon,azim ve mutluluk gibi kavramları bir kez daha hatırlamamıza yardımcı olan ve nice güzel belgeseli altyazılı yayınlayarak bilgi dağarcığımıza şenlik katan Ntv'ye...


Diğer operatörler dakikası bilmem kaç kontore kampanyası ile bizleri sinir ede dururken, mesajlar 39 kontore bedava diye bizleri mutlu eden kampanyası için avea'ya...

**************


İnce düşünceniz, kayda değer çabanız için çok TEŞEKKÜRLER...
Mini pastalar sizlere ikramımdır,
buyrunuz lütfen...


® naomi







Pin It!

1.01.2008

Rengarenk hayat ve renk seçimleri

"Renkler ve zevkler farklı" lafını çok kullanırdık bir ara.

Düzenleyeceğimiz eşyalarımız,alacağımız kıyafetlerimiz,okuyacağımız kitaplarımız,katılacağımız turlar,yapacağımız sosyal aktivitelerimiz vardı.

Kalabalık gruplar halinde,
arkadaşlarımızla...

Bazen birimizin aldığını diğeri beğenmez,renkler ve zevkler meselesi der kızdırırdık arkadaşımızı.Bazen de uyumlu olduğunu görür sevinirdik güçlü dostluklarımıza.

Eskiden dostluk ve arkadaşlıkların rengarenk olduğu günlerde hayat şimdiki gibi yalnız değildi.Hayat şimdi bizlere; çok kolay,geniş imkanlı,ve kariyerli bir seçenek sunmasına rağmen bizler renklerin tadına varamaz olduk.

Renklerin güzelliğini tartışabileceğimiz;

bloglarımız,

sitelerimiz,

facebook applicationlarımız var.

Ama biz eski tadı bir türlü alamıyoruz.

Hepimizin geçerli sebebi var;" çok yoğunum" , "uzaktayım", "toplantıya yetişmem lazım "...

Hayat;güzel renkler arasında kaybolunduğunda anlam kazanıyor.iz*source'in yukarıdaki çektiği güzel resme bakmak bile neşemi yerine getiriyor.Bir yazımda da dediğim gibi güzel renkelere dalmak,ruha ilaç gibi geliyor ve bunalımları atıyor bir kenara...

® maurice

Evimin önündeki ceviz ağacının altına kır kahvesi sandalyemi koyup, masama da yeni yaptığım limonlu keki koyacağım…

Masaya yanda duran sandalyelerden birini kapıp gelmek ister misiniz?

”zevklerimiz ve renklerimiz farklı” olabilir öyle değil mi?

Pin It!
Related Posts with Thumbnails
01 09 10