27.01.2011

Mozaik vesikalıklar...

® photo by mosaicnaz

Hergün,yüzlerce insan yüzü görüyorum.
Durgun,
sesi çıkmayan,
tek noktada sabit bakışlar var karşımda.

Kimi mavi gözlü,kimi badem gözlü.
Kimi köylü,kimi göçmen,kimi modern.

Erkeğe verilmesi gereken isim kıza verilmiş.
Hiç ağza alınmayacak isimler oğula verilmiş.

Küçükken biri;kavgada yüzünü çiziktirmiş,o iz taa
küçüklüğünden kalmış.

Biri şemsiyenin ucunu yanağına saplamış,çukur kalmış,
derince hem de...

Punk modasına uyacağım diye saçını şekilden şekile
sokmuş zamanında da şimdiki saçların dağınıklığı,
şekilsizliği o zamandan kalmış...

Öteki de tutturmuş "light yellow" diye,bir bakışta
sarının tüm renkleri kalmış üstünde.

Sonra baktım ki,hepimizde olan ortak şey yegane.
Beyin.

Beynin salgıladığı şeyler sonucu, ifadeye bürünüp
bana bakan o yüzlerde dünyanın bütünü var...

Onu oluşturan bu yüzler, geçmiş zamanla,gelecek zamanı birleştirip,
mistik bir ahenkle,içindeki dengesizlik,karmaşa ve güzellikleri
hafızasında tutup,kimlerin çetin/kolay sınavlardan geçtiğini de gösteriyor
bana ve bakan diğer yüzlere...
Pin It!

24.01.2011

Şubat tatiline tatlı bir öneri...


® photo by Burçin

Son aylarda bizim evde geçmeyen bir koku var...
Misss gibi karamel kokusu...

Sinema keyfi yaptığımız akşamların birinde,tatlıyı çok seven oğluma;"Karamelli mısır patlatayım mı sana ? " dediğimde nereden bilebilirdim onun tutkusunun bu olacağını :) Neredeyse her akşam patlattıracak :)

Sevgili Burçin'in tarifinden şaşmam,diyetimden de ödün vermem :) Lezzetli patlamış mısırlar eşliğinde şubat tatilini dört gözle bekliyoruz.Çok güzel planlar yaptık bu tatil için,inşallah sağlık,huzur ve çoook eğlenceli bir tatil olur hepimize...

Bir de buzdolabını her açtığımda kavanozu açıp kokladığım bir karamel sos var ki,rengi bile başımı döndürmeye yetiyor.Hafta içi sağlıklı atıştırmalıklarda kullanmak istiyorum bu sosu.

Burçincim,Gökçecim harikasınız her ikiniz de.Teşekkürler bu keyif ve leziz dolu tariflere...

Pin It!

11.01.2011

İnmeden önce...

® photo by clix

Geçen her uçağa, gözüm takılır benim...

Gece olsun,gündüz olsun,
   önüm düz, semam açıksa,
     onları izlemeyi severim...

Karşımızda dizili apartmanlara baktığımızda,
     "kimi evde aş kaynıyor,
        kimi evde taş!"
deriz ya,
uçağa baktığımda böyle düşünmem...

Bir mucizeyi izliyorum çünkü,
önyargıları karıştırmanın manası yok...

Büyük kudretin izni ile gökte süzülür o...
Bir kuş gibi...

Bir boyuttan bir boyuta geçer gibi,zaman ve mekan kavramını
altüst edecek yere indiğinde...

Ve her birinin içi, kavuşmayı bekleyen yüreklerle doludur...
İlla ki, sevdikleriyle kucaklaşmak değil,toprağa basmak da bir kavuşmadır...

O yüzden tekerler yere değdiğinde, her bir simâda,şükrün sükuneti yer alır...
Pin It!

6.01.2011

Küçük çantalar,eski kabanlar...



Soba, odanın ortasındaydı...
Tabanda gıcırdayan tahtalar yüzünden,yürümek cesaret isterdi...

Kadın yaşlıydı,
     torunlar küçüktü...

Soğuk havalarda , sobanın üstünde sadece su kaynardı...

Ne bir çay,
     ne de kestane...

Kadın gündüzleri pencere pervazlarını açmazdı...

Güneş içeriye girmediği gibi,
     istif istif yığılı yorganlar da hava almazdı...

Evin kocaman bahçesindeki ağaçların budanmayalı,
yıllar olmuştu...

Kuru yapraklar,kalınca odun dalları birbirine karışmıştı...

Torunlar sabah okula giderken,kıra yağan bahçeden geçtiklerinde, her seferinde
yolu şaşırırlardı...

Bahçenin yolu bile silinmişti, o biçimdi herşey...

Herşey böylesine hüzünlüyken,2 kız torununun okuldan eve gelip anneannelerini gördükleri andaki neş'eleri, hiçbir zaman eksik olmazdı...

Ve ev bu kadar fakirken, akşamları komşular eksik olmazdı...

Örtünen sadece çalı çırpydı,geçici dünya malıydı...
Kadının parlayan yüzündeki sır,yüreğindeki yoğun sevgi ve şefkatti...

Aradan geçen 30 yıldan sonra,hatırıma düşen ve gözlerimi yaşartandı.

Kadın yatalaktı,
     evlatları uzak diyarlarda,
          küçük torunları dizinin dibinde...

 
 
Pin It!

4.01.2011

Ot Kavurması...




Topraklarımdan döneli henüz bir ay olmuştu ki,bereketli yiyeceklere çoktan özlem duymaya başlamıştım.Uçak bagajımızda koyacak yer kalmadığından birçoğunu getirememiştim zaten :) İnsan açgözlülük yapmayı her zaman sevmemeli elbette ama bizim bağların,ovaların nimetleri aklıma gelince fazla açgöz olduğumu hissediyorum nedense.

Geçen hafta anneme uzun uzun liste yaptım,kargo yollayın bana içine Muğla'yı katarak dedim.En sonunda da , varsa diye altını çizdim,ot da koyun dedim.Babamın annemin hakkı ödenmez, soğuk,yorgunluk dinlemez babam, bağdan bir büyük poşet ot toplamış gurbet kuşu için.Koliyi açtığımda otları görünce nasıl mutlu olduğumu bir ben bilirim bir de Allah...



Annem hiçbir şeyi atmaz,herşeyi değerlendirir.Mesela bu görünen biberler, yazın öğütmeye gittiğimizde tarihi eski değirmenin kapalı olduğunu görüp yeni değirmende öğütülen ve büyük kalıp öğütülemeyen kısımları.Bunları yağlayıp ayrı bir kavanozda saklamış,ot kavurmalarında ve bazı zeytinyağlı yemeklerinde içine atınca,dirileşip inanılmaz lezzete bürünüyor.

Hemen bana da yolladı bu güzel dövülük biberden,salataya bile atıyorum daha leziz birşeyler yemek adına :)



Gabcık,ısrancık,yağlıgan,ısgıncık,çulluk,ısırgan,helvalık,ebegümeci...

İşte bu yemeğin ana lezzet ustaları bu otlar...

Ee bir de zeytinyağım babamdan,
otlar babamdan,
biberler annemden,
nar ekşisi anannemden,
otları temizlemesi de annemden...

İşin sırrı harmanlaşan aile sevgisi ve şefkatinde...
Pin It!
Related Posts with Thumbnails
01 09 10