28.02.2008

İşitme Cihazı Pilinin Ömrünü Artırmanın Yolları



Değişen ve ilerleyen teknoloji sayesinde işitme cihazlarındaki marka ve çeşitlilik oranı çoğaldı.Hangi işitme cihazını kullanırsanız kullanın,cihazın çalışmasını sağlayan pile gereken özeni gösterin.Çünkü işitme cihazının bozulması,deformasyonu ve ömrü pilin kullanımına bağlıdır.

İşte öneriler;

· Pilin + işaretinin pil yuvasının + işaretinin bulunduğu yöne yerleştirilmesine dikkat edilmelidir.


· İşitme Cihazını kullanmadığınız zamanlarda mutlaka kapatınız ve pilini çıkarınız. Pili çıkardıktan sonra pil yuvasının kapağını açık bırakmanız nemin kurumasını sağlayacaktır.


· İşitme cihazı Pili mutlaka işitme cihazı satıcısından almalısınız. Saat vb. pilleri hasara neden olacağı gibi işitme cihazının ömrünü kısaltır ve verimini düşürür. İşitme cihazınıza Pili takmadan önce kuru bir bezle nemini ve kirini temizleyiniz. Sızıntı yapmış piller kesinlikle kullanılmamalıdır. Zayıflamış veya bitmiş pilleri kullanmayınız. Bunları kolayca yırtılmayacak torbalara koyarak atınız.


· Pilleri çocuklardan uzak tutunuz. Yutulmaları halinde hastaneye başvurunuz. Yedek pilleri mutlaka özel kutusunda muhafaza ediniz. Kutusu dışındaki piller birbirleriyle veya cebinizdeki metal nesnelerle (madeni para, anahtar vs. gibi) temas ederek kısa devre yapar ve boşalır.


· Şayet Zinc-Air pil kullanıyorsanız, üzerindeki etiketi sadece pil değiştirirken açınız. Aksi halde kullanılmasa bile boşalır. Çünkü bu piller, etiketin açılması ile birlikte içine hava girmesi sonucu çalışmaya başlamaktadır. Etiket açılmadığı sürece normal oda ısısında yaklaşık bir yıl raf ömürleri vardır. Mercury (civalı) pillerin raf ömürleri kısadır.


· Kullandığınız pilin ömründe beklenmeyen bir kısalma görürseniz işitme cihazınızı satıcıya kontrol ettiriniz. Bu,İşitme cihazındaki bir arızadan kaynaklanıyor olabilir.


· "Haftalık pil" diye bilinen pillerin işitme cihazı tipi ve kullanım süresine göre 10 ila 30 gün arasında değişen ömrü vardır.


· Daima taze pil kullanmanız işitme cihazınızın ömrünü uzatır. işitme Cihazını kullanmadığınız zamanlarda pili çıkarınız



  • Kaynak; Phonomed
  • Resim ; Greyvor

  • Pin It!

    24.02.2008

    Muğla Şivesi



    Yoğun istek üzerine , Muğla Şivesi :)


    ***


    Bir akşamüstü okul çıkışı oğlum,öğretmeni ve Hilal eve dönmektedirler.Benimki Hilal'i dürter;


    - Ödev neydi gııııı ?


    Söyleyiş tarzı ile bir sevimlidir ki - maşallah - öğretmeni ve Hilal yerlere yatarlar gülmekten.Akşam iş çıkışı öğretmenine uğradığımda bir bakarım ki hala gülüyorlar...:))


    Facebook,Muğla Şivesi grubundaki bir arkadaşımız da öyle güzel yazmış ki,bakalım kimler çözebilecek :)


    "Hindi Molu bazarından habarla verem:

    Turfanda gara badılcanla çıkmış, yarım kilosu iki millon leremiş. Pisi bekmezinin okkası dokuzyüz pangnotumuş.Ölü tavığın bi denesi bi buçuk millona veripdurula..Cazgırlan havucu ucuz ,yediyüz bin lereye.Guzu gulaklı Gökova otunu yediyüz binlereye kilosunu veripdurula. Gamzeye gidip de nediyosunuz. Ucuzcam alın gelin…Pisi’nin “Kınalı belerc” üzümleri bazarda kakılıp duru.. Pisilile geriye götürmeverem deye ucuzcam verip durula..Bunla Molu bazarının hiyat listesidin…"



    Pin It!

    21.02.2008

    İşitmeden aşk olur mu?



    Bahar, 14 Şubat’ı es geçtiğim, bu konuda birşey yazmadığım için epey söylendi...Ceza olarak bu konu hakkındaki düşüncelerimizi yazmamızı istedi..Evet , konumuz ; “İşitmeden aşk olur mu, işitmeden aşık olunur mu?”

    Önce sevgili Wise’i dinliyoruz;

    "İşitmeden sevmek" konusunda birşeyler yazmak istediğimde aklıma nedense Bahar hanımın geçen yıl Delfina'nın blogcu.com'daki bloguna yazmış olduğu bir yazı geldi. Yazıyı yeniden okumak için girmek istediğimde ne yazık ki sayfa açılamadı ve bu güzel yazıyı yeniden okuyarak hafızamı tazeleme şansına erişemedim. Aklımda kaldığı kadarıyla, Bahar hanım yazsında bir sese aşık olduğunu ve böylece evlendiğini vurguluyordu yazının bir yerinde... Bunda haklılık payı var kuşkusuz, ama işitme duyusu ya da daha genel olarak konuşursak duyularımız olmaksızın insan birini sevebilir mi, aşık olabilir mi? Bu soruya yanıt verebilmek için aşkın ne olduğunu açıklığa kavuşturmamız gerekir. Bu kolay bir şey değil biliyorum. İnsanlık tarihi boyunca sayısız insan aşkı tanımlamaya çalışmış, bu tanımlardan kimisi günümüze kadar gelmiş, popülerleşmiş, kimisiyse tarihin tozlu sayfalarında yitip gitmiş. Elbet herkesin kendince bir aşk tanımı vardır, ama genellikle üzerinde mutabık kalınan şey aşkın akıl mantık dinlemeyen, önüne geçilemeyen bir duygu olduğudur. En mantıklı sandığımız kişileri bile öyle çarpar ki aşk, deli divaneye döndürür. Şimdi, bu denli sağı solu belli olmayan bir duyguyu sadece 5 duyuyla sınırlamak mümkün mü? Yani, insan sadece gördüğü, işittiği, dokunduğu, kokladığı, tadına baktığı (!) birine mi aşık olur? Benim kanaatim, insanın bu 5 duyusunun hiçbiriyle algılama imkanına sahip olamasa dahi, bir başkasına sırılsıklam aşık olabileceği şeklindedir. Dolayısıyla, yaznın başlığındaki "işitmeden aşk" ifadesi bence geçersizdir. Aşk geldi cihane, işitmemek bahane!



    Beni de dinlemek ister misiniz;

    “ Aşk ve sevginin şimdiki gibi uluorta yaşanıp , çabuk tüketildiği günler değildi bizim zamanımızdakiler.....O zamanlar pastanelerde buluşulur,sevgiliden bir haber,bir not almak dünyalara bedel sayılırdı.Aşk’a yelken açmaya başladığım o günlerde işitme kaybımdan dolayı aşık olabilir miyim diye hiç korkmadım,aklıma böle bir soru da gelmedi.Yaşamadan anlamıyor insan..Aşk insanın gözünü kör etse de herşeyde olduğu gibi aşkın zamanı da geçince gerçekler ortaya dökülmeye başlıyor.Severek ve aşık olarak evlendiğim insan işitme kaybım konusunda evlendikten birkaç ay sonra sorun çıkartmaya başlayınca anladım ki işitmeden aşık olunabilir ama karşınızda anlayışlı biri yoksa devamı zor gelebilir...

    Aşk belli bir uzva bağlı değil,aşk tamamen kişinin karakter ve insanlık yapısına bağlı. aşk insana herşeyi yaptırıyor ama mutsuzsanız mutfağınızda bir kurabiye yapmak bile imkansız hale gelebiliyor ....

    Hayatın gerçeklerinde mutluluk ve acıyı olduğu gibi kabullenip hayata daha sıkı sarılmak için ille de aşk gerekmiyor...Aşkı geride bıraktım ama ümidimi kaybetmedim.Mutluluk sadece aşkta değil onu öğrendim “



    İşiten biri olarak Baharcım, sen neler diyeceksin;

    "Aşkı çok geç tanıdım,anladım ki o zamana kadar ben çok eksik yaşadım...Aşkla bütünlendim..Hayatımdaki herşey renk değiştirdi sanki....Aşk mutluluğun diğer adı değil elbette ama birçok olumsuzluğu size hissetirmeyecek,göstermeyecek kadar kuvvetli bir anti depresan....Aşkın duyularla ilgisi olmadığını düşünmek bence yanlış ..doğru olan aşık olmanın duyularla ilgili olmadığı bence..Görmeyle,işitmeyle açıklanamayacak bir duygu..Aşık olmak için duymak gerekmez,görmek gerekmez bazen dokunmak bile anlamsızlaşır..ve Mevlana ne güzel anlatır:

    “Senin gözün gönlüme göz olunca bu görmeyen gönül göz kesildi. Gözün ta kendisi oldu.”
    Pin It!

    19.02.2008

    Küçük şişedeki mutluluk...


    Baharın gelişiyle rengarenk olmuştu bahçe...Evin hanımı bahçesini severdi..

    Bahçede; güller,karanfiller,erik ağaçları ve nar ağaçları vardı...

    Tek katlı sarı boyalı evin bahçesindeki renk cümbüşü evin içine de vardı...


    Okuldan gelen küçük kız,mutfakta ocakbaşındaki anannesinin yanına oturdu,o gün okulda yaşadıklarını kelimesi kelimesine anlattı sonra da sac böreğinin kokusunu çekti içine...

    " Acıkmış benim yavrum" dedi gülen yüzlü ananne..Delfina mutlu olsun diye neler yapmazdı ki o anneler annesinin en güzeli...

    Yuvarlak sac böreğini ortadan bölüp,dürüm yaptı,bir de kese yoğurdunu koydu ve Pınar'la ikisine uzattı.Kızlar tam yemeye başlayacaklardı ki kapı çaldı.Delfina koşarak gitti,"Ali amcaa,hoşgeldin" diye sevinçle amcasının boynuna atladı...

    "Baban telefon açtı, 'delfinam çok sever hemen meysu götür kızıma ' dedi,ben de sana bir kasa meysu getirdim"

    "Yaşasın yaşasınn" diyerek sevinç çığlıkları atan küçük kızın mutluluğu görülmeye değerdi...

    "Babacım Almanya'da ama beni düşünüyor,bana hediye göndermiş.bir sana ananneciim,bir sana Pınarcıım,afiyet olsuuun" diyerek paylaştırır meysu şişelerini...




    Küçük bir kız çocuğunun kalbindeki sevgi,ananne ve dedenin yüzlerindeki mutluluktur bahçedeki renklerden daha fazla olan...

    Bir çocuğu mutlu edebilmek,yeryüzünde yapılmış en büyük iyiliktir.Mutlu edilen her çocuk,ömrünce hep mutlu yaşar...

    Çiçek bahçelerinde mutlu yaşayan çocuklar anısına...



    Picture; Vladm

    Pin It!

    18.02.2008

    İşitme Kayıplılar ve tüm kayıplılar için Kurs Merkezleri...



    Yüzlerce branşlı kurs merkezlerinin İşitme kayıplılara göre kursları olup olmadığını bir yazımda sormuştum.Bu konuda kimseden yanıt gelmedi ama şu an için kısıtlı branşlar ile İsmek kursları ihtiyacı olanlara yetecek gibi görünmüyor...

    Belediyelerin ve derneklerin bu konuda daha özverili çalışarak,günümüzün meraklı ve hırslı gençlerine bambaşka ufuklar açacağı günleri heyecanla bekliyorum...


    Pin It!

    11.02.2008

    Eğlence,Keyif,Çay ve Mutluluk..

    Son zamanlarda geçirdiği en güzel tatilden biridir delfina'nın bu hafta yaşadıkları...

    Şimdi herkes merak etmiştir,nerde kaldı bu kız,ses vermedi diye düşünür,gece hemen başlar yazmaya...

    Mutlu olmasının en büyük sebeplerinin başında; euphoric ile unutulmaz günler yaşamaları gelir...Paylaşımlar,kardeşlik,sevgi,gezmeler en üst noktadadır her zamanki gibi...

    Kardeşi onun son zamanlardaki şeker hamuru sevdasında yalnız bırakmaz ve İstanbul'u onunla arşınlar...

    Şeker hamurundan harikalar yaratırlar...Kursa gitmeden,şeker hamuru görmeden geçerler mutfağa...Dökerler marifetlerini...


    Delfina hızını alamaz,hem dükkan açar hem kurabiye blogu :)



    İlk hayırlı olsunu kim diyecek acaba diye mutlulukla uyumaya gider...

    Pin It!

    6.02.2008

    Tatil miii,evet evet tatildeyimm...


    Ohh , şubat tatili ilan ettim kendime...Dinlenmek ne güzel şeymiş....


    Taktım bir koluma oğlumu,diğerini kızkardeşim euphoricimi....










    O köşe senin, bu köşe benim diyerek İstanbul'u yeniden keşfediyor,yudumluyor ve iyice kokluyoruz...



    Akşamları eve döndüğümüzde bitap düşsekte tatilde olmanın tadını doya doya yaşıyoruz...






    Tatilde olmayı isteyip olamayan herkesin yerine doya doya eğleniyorum :)


    Hepinize kucak dolusu sevgiler,tatlılar,çiçekler yolluyorum...







    Sevgili Madgirl,enfes resimler için çokk teşekkürler...
    Pin It!

    4.02.2008

    Kurslardan kurs beğen...


    Kurslar, eskiden bu kadar moda mıydı hatırlamıyorum.Yoğun iş hayatı ile boğuşurken,kaçırdığımız düzinelerce fırsatlardan biri miydi kurslar?

    Şimdi ne ararsak var;ebru,hat,grafikerlik,muhasebe yardımcılığı,ahşap boyama,cam işlemeciliği,takı tasarımı,osmanlı mutfaği gibi...Son yıllarda özellikle İstanbul Belediyesi'nin açtığı İsmek ve Kocaeli Belediyesi'nin açtığı Ko-mek büyük ilgi görüyor.Bunca çeşitli kurslar ile insanların hobi yeteneği gelişiyor,bilgi dağarcığı ilerliyor...

    2 yıldır web tasarım kursuna gitmek istiyordum,ya saatleri uymadı ya fiyatı çok yüksekti derken web tasarım konusunda netten dersleri okuya okuya epey bilgi edindim...
    Geçenlerde bir arkadaşım "İşitme kayıplılara yönelik kurs var mı İstanbul'da?" diye sordu...

    Bu hiç aklıma gelmemişti,eğer bu tarzlar kurslar var ise katılsaydım,bahaneleri bir kenara atar , bir fırsatını bulur gider miydim?

    Arkadaşım bunu sorduktan sonra,son iki aydır pastacılık konusundaki hevesim geldi aklıma.Normal bir pastacılık kursuna gitsem her söyleyeni anlamakta zorlanır,birçok şeyi eksik gedik öğrenirdim.Oysa web tasarım gibi bilgisayar destekli eğitimlerde o an anlaşılmasa bile msn'den hocaya sorulabilirdim... :))

    Her işitme kayıplı gibi ben de kalabalıklarda zorlanıyorum.Özellikle herkes aynı anda soru sormaya başladığında,bir an önce ortamı terketmek istiyorum.Genelde bizim gibilerin ortamdaki en sessiz kişi olmasındaki en büyüt etkendir bu...
    İstanbul veya diğer illerde işitme kayıplılar için düzenlenen kurs/eğitim konusunda duyum alan,bilgisi olan var mı?




    Pin It!
    Related Posts with Thumbnails
    01 09 10