30.03.2008

Özrünüz bizde kayıtlı mı?



2004 yılında Türkiye'de özürlü ( engelli ) kişi sayısının 8.4 milyon civarında olduğunu duyduğumda birşeylerin eksik olduğunu biliyordum.Ben bu kayıtlarda var mıydım,benim ve birçok kişinin bu rakamın içinde olup olmadığını nereden biliyorlardı? Rakam daha fazla olması gerekirken demek daha düşük gösterilmişti.

İnternetin hızla yayılmasıyla "ne nerede ,nereye başvurulur" sorularının yanıtını daha kolay buldum.Yaptığım en işe yarar şey; özürlülük oranım için devletin veri tabanına giriş yapmak,haklarım için birçok yere başvurmuş olmaktı.

Bu yazımda özürlülük oranının Mernis veri tabanına işlenmesi sürecini anlaşılır şekilde anlatmaya çalışacağım.Nüfus cüzdanınızın arkasında "% ... oranında özürlüdür" ifadesinin yer alması için izlenecek yolları anlatacağım.Bir sonraki yazımda ise bu başvurunun size /bize saylayacağı faydalar üzerinde bildiklerimi paylaşacağım.

Kimse panik yapmasın,başvurular ve herşey oldukça kolay...

  • Sağlık raporumuzun aslı ve nüfus cüzdanımız ile birlikte Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne özür oranımızın kaydedilmesi için başvuruda bulunuyoruz.
  • Özürlü Kimliği Bilgi Formu başvuru sırasında doldururuz.
  • Yaklaşık bir ay sonra tüm işlemler tamamlanmış olacağından Nüfus idaresinden yeni nüfus cüzdanımızı alıyoruz.

Güncel not; Nüfus idaresine gitmeden önce muhtarlığa gidip nüfus cüzdanı yenileme belgesini alıyoruz,yanlış hatırlamıyorsam 2 resim ile birlikte başvuruyoruz.

Pin It!

26.03.2008

Voleybolculara müjde :)

® luis montemayor




Spor ile yakından ilgiliyseniz,voleybolcu ve 55 db üzeri işitme kayıplı iseniz çook şanslısınız.İşitme Kaybınız size yine avanataj kazandırdı değil mi?





İşitme Engelliler Voleybol Milli Takımına katılınca ne olacak diyebilirsiniz.Arjantin'de ve Tai Pei'de yapılacak olimpiyatlara katılarak ülkemizi temsil edeceksiniz.




Ben de orada olmalıyım diyorsanız, Mustafa Çiçek ile irtibata geçebilirsiniz.





Bol şanslar diliyorum...





Adres: İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı Ulus İş Hanı A Blok Kat 1 No:109 Ulus-ANKARA 06050



Telefon: 0312 311 08 19



Faks: 0312 311 6214

Web : http://www.sessizler.org/

e-posta : isitmeng@gsgm.gov.tr


Pin It!

22.03.2008

Dünya Su Günü 2008




Yağmurlar yağıyor diye,kuraklık gitmiş değil.



Eğer bizler israfa ve vurdumduymazlığa devam edersek,yağan yağmurlar bile acımızı dindiremeyecek ilerki yıllarda...



Dünya Su Günü ile daha geniş ve güzel bir yazı için lütfen okuyunuz;



Pin It!

18.03.2008

Günün Paylaşımı...( Fırtınada uyuyabilir misiniz? )





Yıllar önce bir çiftçi, fırtınası bol olan bir tepede bir çiftlik
satın almıştı. Yerleştikten sonra ilk işi bir yardımcı aramak oldu.
Ama ne yakındaki köylerden ne de uzaktakilerden kimse onun çiftliğinde
çalışmak istemiyordu. Müracaatçıların hepsi çiftliğin yerini görünce
çalışmaktan vaz geçiyor, burası fırtınalıdır, siz de vazgeçseniz iyi
olur diyorlardı.



Nihayet çelimsiz, orta yaşı geçkince bir adam işi kabul etti. Adamın
haline bakıp 'çiftlik işlerinden anlar mısın?' diye sormadan edemedi
çiflik sahibi. 'Sayılır' dedi adam, 'fırtına çıktığında uyuyabilirim'.
Bu ilgisiz sözü biraz düşündü, sonra boşverip çaresiz adamı işe aldı.
Haftalar geçtikçe adamın çiftlik işlerini düzenli olarak yürüttüğünü
de görünce içi rahatladı. Ta ki o fırtınaya kadar:




Gece yarısı, fırtınanın o müthiş uğultusuyla uyandı. Öyle ki, bina
çatırdıyordu. Yatağından fırladı, adamın odasına koştu: 'Kalk, kalk!
Fırtına çıktı. Herşeyi uçurmadan yapabileceklerimizi yapalım.' Adam
yatağından bile doğrulmadan mırıldandı: 'Boşverin efendim, gidin
yatın. İşe girerken ben size fırtına çıktığında uyuyabilirim demiştim
ya.' Çiftçi adamın rahatlığına çıldırmıştı. Ertesi sabah ilk işi onu
kovmak olacaktı, ama şimdi fırtınaya bir çare bulmak gerekiyordu.




Dışarı çıktı, saman balyalarına koştu: A-aa! Saman balyaları
birleştirilmiş, üzeri muşamba ile örtülmüş, sıkıca bağlanmıştı. Ahıra
koştu. İneklerin tamamı bahçeden ahıra sokulmuş, ahırın kapısı
desteklenmişti. Tekrar evine yöneldi; evin kepenklerinin tamamı
kapatılmıştı. Çiftçi rahatlamış bir halde odasına döndü, yatağına
yattı. Fırtına uğuldamaya devam ediyordu. Gülümsedi ve gözlerini
kapatırken mırıldandı: 'Fırtına çıktığında uyuyabilirim'




Sıkıntılara ;



  • zihnen (bilgi, plan)

  • mânen (dua)

  • maddeten (tedbir)


hazırsanız, fırtına çıktığında uyuyabilirsiniz. Hayatınız boyunca...


Sevgiyle kalın.


Pin It!

16.03.2008

Bir yol , bir umut .....




Bir yol düşünün.....



Zeytin ve çam ağaçları ile çevrili...Dağın en güzel tepesine giden yol...
Gidildikçe çam kokuları ile beynimizin tazeliğe kavuştuğu yol...



Düşler diyarındaki o güzel yol...



Düşler diyarının pasif belediyesinden dolayı bakımsızlıkla boğulan ve gittikçe yalnızlaşan yol...



Annemin hayali , resimdeki gibi bir yolu yapabilmek...



Yolun her iki yakasına güller dikip yolu asfaltlamak...Yeni doğan bebeler de arabalarıyla gezsinler diye,yaşlılar oturma banklarında dinlene dinlene gezsinler diye...



Anneler ister de çocukları yapmaz mı? Onlar ister de çocuklar sessiz kalır mı?



Eyyy gönüllü peyzaj mimarlarımız, çiçek sevdalılarımız, doğa tutkunlarımız...



Böyle bir yolu nasıl yapabiliriz, bir öneriniz var mı?




Pin It!

12.03.2008

Tarihi eserden bize ne...



Bizi ilgilendirmiş olsa böyle mi olurdu?






25 yıldır, Yatağan Termik Santralı yüzünden; akciğer kanserine yakalanıp vefat eden yüzlerce insanımız,kuruyup giden ekinlerimiz,verimsizleşen zeytin ağaçlarımız yetmezmiş gibi, katliam sırasının Lagina Antik Kenti'ne geldiğini acıyla öğrenmiş bulunuyoruz.




Lagina antik Kenti arazisine yeni bir Termik Santrali kurulması için yapılan başvurunun doğru olup olmadığını kanıtlayacak bir bakanın son duyurusunu bulamazsak; tüm blogcular,antikseverler olarak gümbür gümbür tepki seliyle geliyoruz.




Haberiniz olsun sayın Enerji Bakanlığı...

Pin It!

Karmaşa içindeki Teyze ( Sobe )


Mutfak camından içeri süzülen günün ilk ışığı ile beraber,odada ufak tıkırtılar duyuluyordu.Nurgül Hanım erkenden kalkmış,ahududu reçelini kaseye boşaltıyordu.Çay bardaklarını da karşılıklı koyunca,"kızımı uyandırabilirim artık" dedi içinden.


2.5 yıl önce, Burcu'nun Eczacılık Fakültesi'ni kazanmasıyla İstanbul'a gelmişlerdi.Köy hayatından şehir hayatına öyle hızlı geçiş yapmışlardı ki,2 yıl sadece alışabilmekle geçmişti.Kocası 8 sene önce vefat edince,kızını koca şehirde tek başına bırakamazdı,kıyamazdı,gelmişti işte. Birlikte bugünleri atlatacakladı.


Cumartesi kahvaltısını keyifle yaptılar,Burcu okuldan arkadaşları Elif ve Seda ile büyük alışveriş merkezinde buluşacaktı."Annecim sen de gel,hep beraber gezeriz" dedi.Nurgül hanım son 3 haftadır evden çıkmamıştı, "geleyim öyleyse" diyerek, kendi ördüğü şalını üstüne attı ve çıktılar yola.


"Nurgül teyzecim,abimin kızı olacak,beşik hediyesi almalıyım,sence hangisi güzel?" diye beşikleri gösterdi.Kadın hepsini şaşkınlıkla izledi.Mağaza sorumlusu "Hanımefendi,ilginizi çekerse bu beşikler çok moda,bakın kumandayla göstereyim size" biip biiip... "Aman Ya Rabbim,beşik öyle bir sallanıyor ki kızım ,içindeki yavrucağın halini düşün..Belki ileri geri sallanmayı sevmeyecek,belki bu kadar hızlı sallanmak istemeyecek...Ben yatsam başım fırıl fırıl döner.Aman kızım sakın alma böyle bir hediye.."


Bir süre daha gezdiler,Elif o sırada sınıf arkadaşlarından birinin daha rahim ağzı kanserine yakalandığını anlatıyordu."İyice araştırma yaptım kızlar,meğer bu hastalık, grip virüsü gibi bir virüsle bulaşıyormuş.En çok da umumi tuvaletlerde."


Nurgül teyze koca alışveriş merkezinin karmaşasından,gürültüsünden bunalmış ve kendini lavaboya atmıştı.Elini yüzünü yıkasa kendine gelecekti.Wc'ye girdi ,bir de ne görsün,tuvaletin üzerini naylonla sarmışlar.Üstteki kullanım kılavuzunu aceleyle okudu,kolu çeviriniz yazısını okuyunca çevirir,çevirir..Üzerindekileri gördükçe midesi bulanır.Hemen terkeder orayı,kızlara da durumu anlatır...Rahim ağzı kanseri ve daha birçok hastalığın neden bu kadar yaygın olduğunu bir kez daha konuşurlar.


Akşam eve döndüklerinde köy hayatının verdiği huzuru,zindeliği ve sadeliği bir daha bulamayacağını düşünür,hüzünlenir.


Uyumadan önce kızına der ki;


"Yavrum,mezun olduktan sonra eczaneni köyümüzde açmayı düşünür müsün?


Burcu da; " Annecim,ben zaten bunun hayaliyle okuyorum.Aynı şeyleri hissediyoruz,sen hiiçç üzülme ." der.


Anne-kız sımsıkı sarılırlar ve geri kalan ömürlerini köylerinde huzur içinde yaşarlar.




  • Sevgili Buzcevheri, sobe için çok teşekkürler...
  • Tuba'nın resimleri çok başarılı,tşkler Tuba...

Pin It!

9.03.2008

İşitmek Önemli Mi?








Bütün çocuklar oyun oynamayı sever.Oyun ile bambaşka dünyalar keşfedip gelişimlerini hızla ilerletirler.Kimisi resim yapmayı,kimisi ata binmeyi,kimisi de top oynamayı sever.Çocuklar, oynadıkları oyundan lezzet alabilmek için beraberce oynamak zorundadır.

Dünya üzerindeki sesleri kulağımız aracılığı ile duyarız.Kulaktan beynimize gelen tüm sesler, belli bir düzen içinde değil kişinin iradesi ile algıladığı seslerdir.Yani işitmekte olduğumuz seslerden yine kendimiz sorumluyuz.Kulak ve işitme; dedikodu, arkadan çekiştirme ve kötü alışkanlıklara alışmışsa o organın taştan farkı yoktur.

Yetişkinler de hobileri sever.Hobiler sayesinde sosyal hayat genişler,monotonluktan kurtulunup renkli bir gün geçirilir.Kimi balık tutar,kimi alışverişe çıkar,kimisi de doğa yürüyüşlerine katılır.Yetişkinler de hobilerinden aldıkları lezzeti anlatacak,mutluluklarını paylaşacak dost ve arkadaşlara ihtiyaç duyarlar.

İşlevini layıkıyla yerine getirilmesine izin verilmeyen kulağın; dedikodu sayesinde tüm dostlukları yıkılır.O kişi yapayalnız kalır...

Anlatacak birilerini bulamayan insan;
duysa ne olur
duymasa ne olur...




  • Resmin kaynağını görüntülemek için üzerini tıklayınız.
Pin It!

8.03.2008

Çok geç olmadan...





Bam telinde asılı kalmış kadınlar,
Dokunmaları özlüyordu.
Bir yetim kalmaya görsün istençleri,
İnadına gül kokuyordu.



Geçmiş yıllara oranla mutlu ve huzurlu bir hayata geçiş yapma konusunda büyük ilerleme kaydeden kadınların günüdür bugün...

Sırat köprüsü kalınlığındaki yol,
Aşklarına yol oluyordu.
Tül incesi kadar narin yürekleri,
Arka bahçede ağlıyordu.

Eşinden şiddet gören kadınlar var ise halen,"ne yapacağım?" "nereye gideceğim" diye sorgulayarak hayatın elinizden kayıp gitmesine izin vermeyin...

Törelere yazılı emirler yemin,
Kurşunlarla siliniyordu.
Maviydi kelebeklerinin renkleri,
Durmadan rengi soluyordu.


Arayın,sesinizi duyurun...


  • Aile içi Şiddet Acil Yardım Hattı; 0.212.656 96 96
  • Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfi Kadın Danışma Merkezi: 0212 292 52 31


Martın sekizi aldatıcı güneşte,
Sanki neyi ısıtıyordu?
Anaydı kara toprağın çocukları,
Anasız kıraç oluyordu.



Kürsülerde sözler kadına giderken
Kargalar dahi gülüyordu.
Oyunlarda maskeli sahneleri,
Kadınlara mı yazıyordu?


Günbatımını seyrettiğinizde "Şu an dünyada hiç kadın olmasaydı ne olurdu? diye sorgulayın.

Kadınları çaresizlik içinde bırakmayın...

Kadınları üzmeyin...





Pin It!

5.03.2008

Piller Hakkında / Çok Önemli




Pillerin cihazımız için ne kadar önemli olduğunu anlatan yazıma Enisecim çok güzel bir yorum yazmış.Ben pilleri ne yazık ki çöpe atan kesimdenim.Bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.Bundan sonra çocuklarımızı da düşünerek daha bilinçli olacağım.

Yorum arada kaynamasın , hepimiz okuyalım , bilgilenelim diye buraya alıyorum.

Enisecim paylaşımın için çok ama çokk teşekkürler...

Sevgiyle,

****************


Delfinacığım,

"Zayıflamış veya bitmiş pilleri kullanmayınız. Bunları kolayca yırtılmayacak torbalara koyarak atınız." yazmışsın.

Belki bilmeyen arkadaşlar da olabilir, uyarmak istedim.

Arkadaşlar biliyorsunuz ki, piller ağır metal içermektedirler ve çöpe atılmaları durumunda, toprağımızı ve yeraltı su kaynaklarına ulaşarak, içtiğimiz suyumuzu kirletmektedirler. Hatta ağır metaller içeren toprakta yetişen bitkileri yiyen hayvanların vücutlarında bile birikerek, et ve süt yoluyla yine bize ulaşmaktadiır. Özellikle karaciğer ve böbrek gibi filtre görevi yapan organlara çok dikkat etmek ve sınırlı tüketmek gerekiyor.Bu ağır metaller kanser, kısırlık, işitme kaybı, beyin hasarı, unutkanlık ve şu anda aklıma gelmeyen pek çok probleme sebep olabilir. Gördüğünüz gibi her yaptığımız yanlış, gelip bizi buluyor.Özellikle çocuklar, bu ağır metallerden, bizlere nazaran 4 kat daha fazla etkileniyorlar. N'olur pilleri çöpe atmayalım. Artık çok şükür şehirlerde, belediyelerin piller için özel çöp kutuları var. Buralara bırakabiliriz. Eğer yaşadığımız şehirde yok ise, konulması için gereken yerlere başvuralım ve konulana kadar da evimizde poşetin içinde saklayalım. Nasılsa birgün konulacaktır. Ben yolda bulduğum pilleri bile, elimi fazla değdirmemeye çalışarak, sarıp çantama koyuyorum. Sonra da bu pil çöplerine bırakıyorum.

Bu dünyayı çocuklarımıza bırakacağız. Onların suyunu, toprağını ve havasını kirletmeye hakkımız yok. En ufak mikroplardan korkan, evimizin hijyeni için uğraşan bizler, n'olur bu tehlikenin de farkına varalım.

(Bu arada aklıma gelmişken, bayan okuyucularının çok olduğunu bildiğim için kısa bir uyarıda daha bulunmak istiyorum:Gereksiz deterjan kullanımını mümkün olduğunca azaltalım. Çünkü deterjanlar da çevremizi kirleten önemli etkenlerden birisi.)

Lütfen, yavrularımız için.

Herkese selam ve sevgiler.
Enise

Pin It!

4.03.2008

3.03.2008

Bilgisayar arızası :(

Geçtiğimiz haftadan beri evdeki bilgisayarım bozuk...Yeni yazı ekleyemiyor olmam bu yüzden...
İş yerinde dehşet yoğun günler geçirdiğimizden rahatça yazamadım.Oysa ne güzel ilhamlar geldi :)

Tekrar görüşünceye dek herkese kucak dolusu sevgiler,çiçekler...
Delfina,



Pin It!
Related Posts with Thumbnails
01 09 10