29.04.2010

Nasıl duyuyorum?



Pilav yapıyorum,duvara yanaşmışım cihazım ötüyor...
Asansördeyim,çantama eğilip anahtarı arıyorum cihazım ötüyor...
Öznur izinden dönmüş,hoşgeldin diye sıkıca sarılıyorum cihazım ötüyor...

Ötecek elbet,o öten ses hayatımı kurtarıyor.

Küçüklüğümden beri şaşarım,nasıl icat etmişler de bu sesin duymamızı sağlamışlar diye.

İşte o ses,duymamızı sağlıyor.

İşitme cihazında,mikrofon yoluyla dışarıdan toplanan sesler başka bir çip yardımıyla kulağa iletiliyor...

Merak ettiniz değil mi nasıl bir ses acaba diye.Dinlemek için öttürün siz de...



® Thanks for photos; Rubenam / Nazreth
Pin It!

26.04.2010

Çimen,dandelion ve waffle...

23 Nisan'ı nasıl değerlendireceğimizin planlarını yaparken,havanın güzel olduğunu öğrenmek,orayı görmemiz için iyi bir fırsattı.Boğaziçi Üniversitesi güney kampüsü,görmeyi en çok istediğim yerlerden biriydi.




Kapıdan girdiğimiz andan itibaren,her adımında bizi karşılayan olağanüstü manzara ile uçan kelebeklerden farkımız olmadığını gördük bir an.


Boğazın mistik güzelliği,çocuk bayramı ile birleşmiş,ortalık neş'e doluyken, her zamankinden daha güzel görünmüştü gözümüze...


Burası, "cennet"diye tabir edilen yegane yere yakın olmalı diye iç geçiriyor insan.


Sahile inerken,aşiyan yolundan indik.Oranın bitki güzelliği,temiz havası ve boğaza yaklaşan yokuşu ile vedayı bile zorlaştırıyordu.


Rumeli,Bebek ve Ortaköy'de uzun uzun tur atmak,kalabalık içinde güneşle keyif almak çok güzeldi.Sonraki 2 günümüze yayılan bu dinlendirici günden aldığımız enerji,haftaya mutlu bir başlangıç yapmamızı sağlaycak kısmet olursa...

Pin It!

19.04.2010

Altından ne çıkar deme,aklından çıkar !



Tam uykuya dalmak üzereyken sınırsız ilham bombardımanına tutulduğunuz oldu mu? Hani gözünüzü kapatıverseniz tüm o ilhamları da unutacağınız o sihirli anda aklımıza üşüşenler muhteşem bilgiler olabiliyor.

Bazen de tuvalette olmadık ilhamlar geliyor insanın aklına.Geçenlerde okuduğum kitapta, bilinçaltının böyle anlarda, serbest olmasından fikirleri salıverdiği yazıyordu.

İşte bu ilhamlar,parlak fikirleri hayata geçiren girişimciler son zamanlarda çok ilgimi çekiyor.Onların fikirlerini okudukça/duydukça ve gördükçe,"agghh ben nasıl düşünemedim" bunu diyorum.

Bloomberg Ht'de yayınlanan Dragon's Den ve Idea-Logic favori takip yerlerim.



Dragon's Den'i son 2-3 haftadır izliyorum.

Mağaraya gelen ejderlerin {Duncan Bannatyne,James Caan,Deborah Meaden,Peter Jones ve Theo Paphitis } girişimcilere,ihtiyaç duydukları parayı verme süreçlerini ve sonrasında bu yatırımlarının nereye vardığını anlatıyor.

Kimisi köpekler için koşu bandı yapıp parayı kapıyor kimisi de mağaradaki eşsiz sunumunun hemen ardından kovuluyor.Her pazar saat 17:00'de bizi ekran başına kilitleyen bu şahane program,tam iş adamlarına,yeni üniversite mezunu olup parlak fikirler için çırpınanlara göre...

Diğeri ise,Türk aklından neler çıkar deyişine tipik bir örnek.Yıllardır takipçisiyim ekaliptüsün.Gülmek için 7 kasa ihtiyacımız varmış,madem bu kadar kolay,ben de zaman zaman değerli fikirleri okuyup gülüyorum.Bazem de muhteşem öneriler getiriyor Türk insanımız,ama ajan niteliğindeki ekaliptüs ekibi çoğunu geçersiz kılıyor o fikir daha önce uygulandı diye.

Kendimce en beğendiğim 3 fikir ;

  • günün yaklaşık 12 saati bilgisayar başındayız .bilgisayar monitörlerinin netlik ayarları dürbünler gibi ayarlansada gözlüklerden kurtulsak......

    ▲geçerli
    tartışmaya açık bir fikir olsa da bildiğimiz kadarıyla odak ayarı yapılabilen bilgisayar monitörleri veya TV'ler yok. çevredeki diğer nesnelerin de odak ayarını yapamayacağınıza göre aslında gözlük kullanmanız daha pratik ya neyse..
  • Bir gözlük olsa, translate yapsa yani mesela baktığımız yerde ki yazı ingilizce ise o kelimeyi türkçeye çevirerek tam baktığımız yerin üzerinde görüntülese. Büyük kolaylık olmaz mıydı ?
    ■ olurdu olmasına da nasıl olacak?
  • İnsanlar gsm hattı alırlarken,sözleşmede kan grubu maddeside bulunsa, gsm şirketleri bu kan gruplarını bir havuzda toplasalar iyi olur.Herhangi bir hastane veya kişi,ilgili gsm hattına ulaşıp 2 şekilde aradığı kan grubuna sahip insanlara ulaşabilir.

    ▲geçerli
    hukuki boyutunu araştırmak kaydıyla
Pin It!

16.04.2010

Elmalı Pasta...



Kek desem haksızlık olacak,tadındaki lezzet için en çok pasta demeyi yakıştırıyorum.Tarif 9 yıl önceki Ailem ve Ben dergisinden,İstanbul'a ilk geldiğim zamanlarda yaptığım bir denemeydi.

Elmaların üzerine bu kez tarçın da serptim,fırında pişen koku tüm binaya yayıldı.Elma yerine armutla da yapıldığı yazıyor tarifte fakat en çok elma yakışıyor.

Bu tarifin bende özel olma sebeplerinden biri de,İstanbul'a gelip 2 yıl ailemden uzak yalnız bir hayata başladığım ilk aylarıydı.Annem,babam ve oğlum beni ziyarete geldi,2 hafta boyunca nice güzelliklerin içinde bu pastayı ilk kez yapmıştım ve herkes çok beğenmişti.Şükürler olsun oğlum benimle,mutlu hayatımıza ortak olan mutfak kokuları sayesinde hayat yaşanabilir benim için...
Sonsuz şükürler olsun...

İşte tarif;

Malzemeler;

  • 4 yumurta
  • 3 kahve fincanı margarin ~ Tereyağı kullandım. ~
  • Bir tutam tuz
  • 1 Paket vanilya
  • 2 kahve fincanı şeker
  • Yarım tatlı kaşığı portakal kabuğu rendesi
  • 1 tatlı kaşığı kabartma tozu ~ tam tahıllı un kullandım ~
  • 5 kahve fincanı un
  • 3 ekşi elma
Üstü için;
  • Bir tutam ikiye bölünmüş ceviz içi
  • 3 çorba kaşığı toz şeker
Yapılışı;

Fırını 175 dereceye ayarlayıp önceden ısıtın.

Margarin, tuz, vanilya, şeker ve portakal kabuğunu karıştırın. Yumurtaları ekleyin. Un ve kabartma tozunu karıştırıp yumurtalı karışıma ilave edin.

Elmaların kabuklarını soyup ikiye bölün ve çekirdeklerini çıkarın. 1 elmayı küçük küpler halinde doğrayıp hamura ekleyin.

Yuvarlak bir fırın kalıbını yağlayıp hamuru içine yerleştirin.

Kalan elmaların bombeli yüzeyine bir bıçak yardımı ile kesikler açarak süsleyin. Çekirdek bulunan kısmı alta gelecek şekilde hamurun üzerine yerleştirin.

Margarini küçük parçalara bölüp elmaların üzerine dağıtın.Üzerine tozşeker serpip ikiye bölünmüş cevizleri pastanın boş kalan kenarlarına yerleştirin.

Pastayı fırının orta katında 50 dakika kadar pişirin.

Pin It!

14.04.2010

Kabarıksa,mutluyuz...

® Resimdeki, Mehmet amcam.
Görme engelliler için hesap makinasını anlatıyor bana...



Engellerin, engel türü olarak birbiri ile karşılaştırıldığında,her birinin farklı özelliği göze batıyor.Bu yazımda ve gelecek seride,engellilerin sorunlarından değil,her engel gurubu için son zamanlarda duyulan en sevindirici ve güzel haberleri paylaşacağım.

Bu serinin özel insanları;görme engelliler...


  • Cüzdanında birden fazla kredi kartı taşıyan görme engelliler için,Eczacıbası ile Giesecke&Devrient ortak kuruluşu E-Kart, Braille alfabeli kart üretti.Böylelikle hangi bankaya ait karta dokunduğunu rahatlıkla hissedebilecekler...


  • M. Serdar Kuzuloglu'nun; "LookTel adlı uygulama, görme engelliler için cep telefonunu yapay bir göze dönüştürüyor." diye geçen hafta friendfeed'den duyurduğu bu şaşırtıcı gelişme için bir an önce Türkçe'ye adapte edilmesini ve tüm görme engellilerimizin rahatlıkla ulaşmasını diliyorum.Looktel neymiş izlemek için tıklayınız.


  • Görme engellilerin,fotoğraf çekebildiğini biliyorduk ama "Yönetmenlik" de yapabildiklerini bilmiyorduk.29. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin Belgesel bölümünde yayınlanacak olan “Camera Obscura” belgeseline konu olan 5 kısa filmin, “Empati”, “Bir Aşk Hayali”, “Mutluluk”, “Unut Gitsin”, “Nurcan” filmlerinin ve kahramanlarının farklı öyküleri, 13 Nisan Salı -dün- Plato Film Okulu Sinema Salonu’nda, öykünün kahramanları ile birlikte, yayınlandı...


  • Geçen hafta eczaneden aldığımız ilaç kutularının üzerinde Braille alfabesini görmek,hastalığımıza çok iyi geldi.Kutuların üzerindeki kabartmalı yazıdan ayrı ilacın ne işe yaradığını anlatan sesli tanıtımlı ilaç kutularına alternatif çalışmaların da yapıldığını okudum.


Teknolojiyle birlikte gelişen sevindirici haberler,onların yaşama azmini,hayata bağlılıklarını daha da artırmıştır eminim.Bizler de mutluyuz onlar kadar,değil mi?

Her biri,görme engelliler için devrim niteliğindeki gelişmeleri insanoğluna sunanlara sonsuz teşekkürler.
Pin It!

9.04.2010

Kim demiş; "eski, eskimiştir "diye....



"Her anı geçmişe uzanan köprüdür, üzerinde yitip gittiğin dar, tahta, tehlikeli bir köprü. geçmiş, ırmağın hiç ulaşamadığın öbür yakasıdır." { Aslı Erdoğan }









® Fotoğraflar delfina ve kızkardeşinden...
Ve
Lagina'dan...
Pin It!

8.04.2010

Ritim ve yarış...

Bu bir ritim yarışı...

Ve hayat,bu ritmin üzerinde gidip geliyor her birey için...

Tamamen sağır biri, müziğin ritmini teniyle hissedebilir...



Görmeyen biri hayatın ritmini, parmaklarıyla,

bedensel engelli biri yolların ritmini, bilgisiyle aşabilir...



Kiminin tüm duyuları açıktır ama gözlerinin önündeki ritmi hissetmez,dokunamaz,göremez...

Ritmi yakalayan,sonsuz renklerde kaybolur,huzuru bulur.

Bu onun güçlü inancı sayesinde edindiği başarısıdır,şansıdır yarışı bitirebileceği...

® photos by evelyn and twinmom
Pin It!

5.04.2010

Tren'de pazar...



Bir günün daha güneşli olduğunu görünce,pazar dinlencesi mekanımız çimlerin üzeriydi.Euphoric,oğluş ve ben,attık çantamıza sarmaları,börekleri,meyveli turtayı,{ tarif muhteşemdi Nunu'cum tşkler. } minderleri,doooğru Bostancı sahiline...



Karşıda Adalar,yanıbaşımızda koşan yüz çeşit köpek,uçan rengarenk uçurtmalar...Güzel yerler,insanın sevdikleriyle olduğunda daha güzel geliyor.Köpek cinslerini hala ezberleyemediğim için fırça yediğim oğlum,bir baktım ki teyzesine ne güzel pozlar veriyor.{Oysa fotoğraf çektirmeyi hiç sevmez.}




Güneşli hava üçümüze çok iyi geldi,maçtan dolayı felaket bir trafik vardı,üşenmedik Bağdat Cd.'ne gittik.Batan güneşle ferah sokaklarda gezmek,geç kalıyoruz diye çocuğu pet shoplardan sürükleyerek çekmek güzeldi :)



Sahip olduğum tüm güzelliklere ne kadar şükretsem azdır,bloglara şöyle bir göz attım da herkesin güzel bir haftasonu olmuş.Ne güzel,ne güzel.



Haftaya dopingli başlıyoruz öyleyse,mutlu haftalar herkese...

Pin It!

3.04.2010

Michael Oher

® photos by theblindsidemovie

Artık Holywood'dan umudumu kesmiştim,her konu birbirinin anısı,her film birbirinden sıkıcı olmaya başlamıştı.Bu yıl izlediğim sayısız film arasında en çok etkilendiğim ve neredeyse tek beğendiğim film oldu "The Blind Side".

Michael Jerome Williams'ın hayatının anlatıldığı ve Sandra Bullock'un en iyi kadın oyuncu Oscar'ını kaptığı bu filmde, tüm oyuncular , gerçek hayattaki gibi doğal ve samimiydi.

Sınırsız banka hesabına sahip olup,evsiz birini korkmadan evine alabilen ve tüm sahip olduklarına daime şükredebilenlerden Tuohy ailesi...Leigh Anne'in aldığı tüm kararları destekleyen eşi ve çocukları sayesinde evlerinde müthiş bir huzur,mutluluğun hakim olduğunu görüyoruz.




- Bayan Tuohy?

- Bayan Tuohy lafını duyunca kayınvalidem geldi sanıyorum.
Bana Leigh Anne, anne ya da başka bir şey de.

- Bana bir şey almamda yardım edebilir misiniz?

- Neymiş?

- Ehliyet.

- Araban bile yokken ehliyet neyine?

- Michael, neden ehliyet istiyorsun?

- Üstünde adımın yazdığı bir şey taşımak için.



Her diyaloğun etkileyiciliği bir yana, Koca Mike { Big Mike }'ın yaşadığı birbirinden farklı günlerin ve hayatının değişimini görmek için,bu güzel bahar akşamlarında izlemeye değer bir film.
Pin It!

1.04.2010

İndirimin birinden,indirimin ötekisine...




Zeytinin dânelerinden meydana gelen,yağı,sabunu ve zeytini sevenleri gördükçe,bahar coşkum,yenilenme arzum artıyor...

Hal böyleyken ve yoğun ısrar üzerine zeytinyağındaki indirim 8 Nisan'a uzatıldı.



Öteki indirim ise, kalan son 10 paket zeytinyağı sabunu, %15'lik indirimle sevenlerini bekliyor...

Bilgi ve sipariş için tık tık....
Pin It!
Related Posts with Thumbnails
01 09 10