11.12.2011

The mountain of macaron




Ganaj havuzunda kaybolan kapakçıklar birbirlerine yapıştıklarında çıtırlık ve lezzet diyarına davet çıkarıyorlarmış.

Biraz da poz vermek için kıyasıya mücadele ederlerken bazılarının etekleri yırtılmış :)

Bir akşamlık misafirliğin ardından hepsi midelere gömülmüş,dağ da erimiş kül olmuşşş...












Pin It!

5.12.2011

Grinin alâsı...

Gri tonlarındaki bu banyoyu gördüğümde,ne kadar kalıplaşmış bir dekorasyon zevkim olduğunu farkettim.

Hani desem ben banyomu gri yaptırıyorum diye eminim çevrem de "nee nasıl yaptırırsın griye" der.Biraz kalıpları zorlamak,yeni şeyler denemek,doğadaki renkleri ustaca harmanlamak lazım.Bu fayanstan ne yapıp ne edip temin edip,aynı banyodan istiyorum.

İçine limon sarısı havlu da uyar,açık kahve kir sepeti de...

İki tasarımcının işbirliği ile tamamlanan bu evden daha fazla görüntü için buyrun;









®Photos by David Duncan Livingston
Pin It!

22.11.2011

Yükseklik fotoğrafları

Bakmaktan en keyif aldığım fotoğraf kategorilerinin başında bu tip fotoğraflar.Ayaklarımın yerden kesildiğini hissetmek,kalbimin küt küt atması ve keyifli bir sırıtışla oturduğum yerden keyif yapmak müthiş.


Oturma odalarına yakışacak olan bu tablolardan astığımda , gelen misafirlerin yüzündeki ifade nasıl olurdu acaba?

İşte günün konsepti...



® photo from hearthomemag




® photo from Köse U.





® photo from Peter B.Kaplan




® photo from Peter B.Kaplan




® photo from Peter B.Kaplan












Pin It!

17.10.2011

Çekici Şehir...




Ben artık bu şehre "Çekici Şehir " diye hitap edeceğim.Kimse neyden bahsettiğimi anlamayacak,nereyi övdüğüme dair fikir yürütemeyecekler.Çok bilinen şehirlerden birine gidip de şehri keşfetmenin mutluluğundayım sanacaklar.




Aslında tarifi basit,
kendine has bir cümleyle,
şehr-i aşk / Eskişehir diyeceğim ben onlara...


İki gün tadımlık gezmenin ardından diğer tüm şehirler ne kadar zavallı göründüler gözüme anlatamam.Buna şu an yaşadığım şehir başta olmak üzere, kendi memleketim ve koskoca İstanbul da elbet dahil.


Şehir planlamasının,
mimari yapılaşmanın,
çevreye duyarlılığın,
engelliye özenin,
yaşlıya verilen değerin,
gençlere gösterilen ilgi ve şımartmanın
böylesine yaşandığı başka bir şehir daha bilmiyorum...

Gençler bisikletleriyle özgürce dolaşıyorlardı öyle ki belediye her yere bisiklet park yerleri ve caddelere de bisiklet yolu döşemiş.Şehre ilk indiğimde bizi karşılayan bu yol elbette bizi çarpan birinci güzellikti.


Nostaljik trenin verdiği eğlenceli ruh halimize havanın gölgeli sürprizi bize hiç zor gelmedi.Belki de güneşli ve sıcak olsa bu kadar keyif alamayacaktık.Yağmurla yıkanan tüm o evler,çiçekler,tarihi eserler arasında gezmek,ruhumuza hem dinginlik hem de pür neşe kattı.Öyle ki dinlenmeden 48 saat gezmek nasıl oluyormuş daha iyi anladık.


Çünkü bu şehirde insanı yoran şeyler yok.Anlık mutluluklar için şehir içindeki yeni ve göz alıcı konutları gezmek bile yeterli.



Hele hele gördüğüm en güzel iç tasarıma sahip kuruyemiş dükkanı olan "Kurtuluş Kuruyemiş"'e ne demeli,lokumları çerezleri ayrı mutluluk kaynağı, güler yüzlü çalışanları ayrı esin kaynağı :)


Haftasonu sokaktaki cafélerden birinde o dumanı tüten kahveyi yudumlarken bile, tramvay,arabalar ve bisikletliler ahenk içinde akıyorlar...


Veda vakti yaklaştığında gruba şöyle bir döndüm de herkeste bir burukluk vardı. Tanımadığım bir şehri özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi,gece yarısı dönüşte oğlum bile "bir daha ne zaman gidiyoruz" diye sorduysa, çekici şehir herkesi kendine çekmiş çoktan.




Şehr-i aşkım...
Eskişehir'im....




Pin It!

4.08.2011

Panayır alanı değişikliği...

Teknolojik üretkenliğin eğlenceli hale geldiği zamanlar herkes için çok geride kaldı bugünlerde..Sadece ülke genelinde değil,tüm internet ağında yer alan bloglar için geçerli bir durgunluk/veda/unutma var artık."Bilgi" nin daha kısa cümlelerle anlık paylaşıldığı mikro bloglardan { friendfeed, twitter, tumblr gibi }ulaşılan kişi sayısı daha çok olunca,eski panayır alanımız olan makro bloglar tatsız ve siyah beyaz televizyonlar gibi gelmeye başladı.


İşte ben de onlardan biri olduğum için, son zamanlarda severek baktığım cinemagraph fotoğraflarındaki teknik detay hiç ilgimi çekmedi.Eskiden olsa nasıl yapılıyor diye hemen kurcalar bir iki deneme muhakkak yapardım...


Ben de sürüye katılmış olmaktan mutluyum, gerçek dünya daha uzun ve canlı.

Öyleyse favorilerim (:





















Linkler; Miroslav , J. K. Hering , Kasia , Jamie

 
Pin It!

5.06.2011

Beyaz kağıt..



Uçuyor halen o polenler İstanbul semalarında...
İki günü dışarıda bolca gezerek geçirince,haftanın enn sonunda hapşuruklarla ve gülümsemeyle karışık bakıyorum fotoğraflara...




Bu yıl Düşler Akademisi'ne destek olmak ve özlediğimiz arkadaşları görmek için gittik Bebek Şenliği'ne..Hava muhteşemdi,ne çok sıcak ne de soğuk.29 derece böyle miydi dedim kendime hep,tam yaşanılacak hava,ılık ve esintili :)

Bebek Şenliği'nin önceki etkinliklerini hep kaçırdık,bu sene gözüm en çok Eda'yı aradı ama göremedim.Sanırım önceki yıllara göre blogcular elini ayağını çekmiş şenlikten.Ama yine de ortam şahaneydi,her şey özenle hazırlanmış hem dinlenme hem de tasarımları yakından inceleme fırsatıyla gezmesi güzeldi Bebek Parkı'nı...

Yorgunluğu atmak için yuvarladığımız Choloate Chillers'in ardından bir de baktık ki Kerem Görsev konser veriyor.En çok cazı sever ve dinlerim ben.Müthiş iyi gelir ruhuma.Bir saatten fazla onu ve olağanüstü ekibini dinledikten sonra,"ne güzel bir haftasonuydu" diye mutlu mesut döndük evimize...




Pin It!

28.04.2011

Basılan yıldızlar...



Yan tarafta oturan amcamların evindeki eğlence,kalabalık ve telaşın aynısı bizim evde de yaşanıyordu.

Her iki evin oğlanları sünnet oluyordu,hani o her şeyin çok güzel olduğu 80'li yılların başında...

Kuzenlerle aramızda tatlı bir çekişme,gizli bir kıskançlık vardı o zamanlar.Bir ara oturma odasına girdiğimde, yeşil halının üzerinde minicik hem de mini minnacık altın yıldızları gördüm.Biri hediye getirmiş ve halının üstüne serpmişler.Kuzen hemen "sizde var mı bundaann" dedi,birkaç tanesini eline alıp "baak nasıl güzel" dedi...

Hatırladıkça gülüyorum ama o yıldızlar aklımdan hiç silinmedi.Çok çok güzeldi.İşte o yıldızları ben bu resimleri çektiğim anda tekrar gördüm.

Babamın sabunlarına gizlenen,altın gibi parlayan yıldızlar.Güneşe tuttuğumda ışıldayan,elimde mis gibi zeytin kokusu bırakan sabunlar...

Bu yılın sabunları şu an çatı katında kuruma aşamasını tamamlayıp , sevenlerine doğru yola çıkmaya başladılar.Ne yazık ki bu yıl da sınırlı sayıda üretildi.Saçlarınıza ve vücudunuza sürpriz yapın,doğanın saf ürünleriyle yenilenin.

Bilgi ve sipariş için ; İletişim

Halen isteyebileceğiniz ürünler ;

  • Saf zeytinyağı { 5 lt ve katları olarak gönderiliyor }
  • Yağlı zeytin
  • Ekşili zeytin
  • Saf Zeytinyağı Sabunu { Kg ile satılıyor.}







Pin It!

16.03.2011

Merhaba Dünya...

® photo by rdb75



Yazmak, çoğu insana göre tutku.
Kelimelerle oynamak,yenilerini keşfetmek büyük eğlence.

Ortaya çıkanları okumak yazana mutlu hissettiriyorsa herkes keyifle okur.Blogger yasağının sessiz günlerinde hepimiz
isyanlardaydık.

Artık birilerinin yolumuzu , önümüzü tıkamaması dileğiyle,
merhaba hepinize...
Pin It!

26.02.2011

Google AdWords Promosyon Kuponu

Reklamlarımı ücretsiz yayınlayabilmem için,Google'dan , AdWords Hediye kuponu geldi yine.Daha önce 2-3 tanesini kullanmıştım ama takip etmem bu ara imkansız olduğundan ve çöpe gitmesini istemediğimden 100 TL'lik kuponu isteyen, ilk yorum bırakana kodları yollayacağım.

Haydi reklam verenler buyrun :)
Pin It!

27.01.2011

Mozaik vesikalıklar...

® photo by mosaicnaz

Hergün,yüzlerce insan yüzü görüyorum.
Durgun,
sesi çıkmayan,
tek noktada sabit bakışlar var karşımda.

Kimi mavi gözlü,kimi badem gözlü.
Kimi köylü,kimi göçmen,kimi modern.

Erkeğe verilmesi gereken isim kıza verilmiş.
Hiç ağza alınmayacak isimler oğula verilmiş.

Küçükken biri;kavgada yüzünü çiziktirmiş,o iz taa
küçüklüğünden kalmış.

Biri şemsiyenin ucunu yanağına saplamış,çukur kalmış,
derince hem de...

Punk modasına uyacağım diye saçını şekilden şekile
sokmuş zamanında da şimdiki saçların dağınıklığı,
şekilsizliği o zamandan kalmış...

Öteki de tutturmuş "light yellow" diye,bir bakışta
sarının tüm renkleri kalmış üstünde.

Sonra baktım ki,hepimizde olan ortak şey yegane.
Beyin.

Beynin salgıladığı şeyler sonucu, ifadeye bürünüp
bana bakan o yüzlerde dünyanın bütünü var...

Onu oluşturan bu yüzler, geçmiş zamanla,gelecek zamanı birleştirip,
mistik bir ahenkle,içindeki dengesizlik,karmaşa ve güzellikleri
hafızasında tutup,kimlerin çetin/kolay sınavlardan geçtiğini de gösteriyor
bana ve bakan diğer yüzlere...
Pin It!

24.01.2011

Şubat tatiline tatlı bir öneri...


® photo by Burçin

Son aylarda bizim evde geçmeyen bir koku var...
Misss gibi karamel kokusu...

Sinema keyfi yaptığımız akşamların birinde,tatlıyı çok seven oğluma;"Karamelli mısır patlatayım mı sana ? " dediğimde nereden bilebilirdim onun tutkusunun bu olacağını :) Neredeyse her akşam patlattıracak :)

Sevgili Burçin'in tarifinden şaşmam,diyetimden de ödün vermem :) Lezzetli patlamış mısırlar eşliğinde şubat tatilini dört gözle bekliyoruz.Çok güzel planlar yaptık bu tatil için,inşallah sağlık,huzur ve çoook eğlenceli bir tatil olur hepimize...

Bir de buzdolabını her açtığımda kavanozu açıp kokladığım bir karamel sos var ki,rengi bile başımı döndürmeye yetiyor.Hafta içi sağlıklı atıştırmalıklarda kullanmak istiyorum bu sosu.

Burçincim,Gökçecim harikasınız her ikiniz de.Teşekkürler bu keyif ve leziz dolu tariflere...

Pin It!

11.01.2011

İnmeden önce...

® photo by clix

Geçen her uçağa, gözüm takılır benim...

Gece olsun,gündüz olsun,
   önüm düz, semam açıksa,
     onları izlemeyi severim...

Karşımızda dizili apartmanlara baktığımızda,
     "kimi evde aş kaynıyor,
        kimi evde taş!"
deriz ya,
uçağa baktığımda böyle düşünmem...

Bir mucizeyi izliyorum çünkü,
önyargıları karıştırmanın manası yok...

Büyük kudretin izni ile gökte süzülür o...
Bir kuş gibi...

Bir boyuttan bir boyuta geçer gibi,zaman ve mekan kavramını
altüst edecek yere indiğinde...

Ve her birinin içi, kavuşmayı bekleyen yüreklerle doludur...
İlla ki, sevdikleriyle kucaklaşmak değil,toprağa basmak da bir kavuşmadır...

O yüzden tekerler yere değdiğinde, her bir simâda,şükrün sükuneti yer alır...
Pin It!

6.01.2011

Küçük çantalar,eski kabanlar...



Soba, odanın ortasındaydı...
Tabanda gıcırdayan tahtalar yüzünden,yürümek cesaret isterdi...

Kadın yaşlıydı,
     torunlar küçüktü...

Soğuk havalarda , sobanın üstünde sadece su kaynardı...

Ne bir çay,
     ne de kestane...

Kadın gündüzleri pencere pervazlarını açmazdı...

Güneş içeriye girmediği gibi,
     istif istif yığılı yorganlar da hava almazdı...

Evin kocaman bahçesindeki ağaçların budanmayalı,
yıllar olmuştu...

Kuru yapraklar,kalınca odun dalları birbirine karışmıştı...

Torunlar sabah okula giderken,kıra yağan bahçeden geçtiklerinde, her seferinde
yolu şaşırırlardı...

Bahçenin yolu bile silinmişti, o biçimdi herşey...

Herşey böylesine hüzünlüyken,2 kız torununun okuldan eve gelip anneannelerini gördükleri andaki neş'eleri, hiçbir zaman eksik olmazdı...

Ve ev bu kadar fakirken, akşamları komşular eksik olmazdı...

Örtünen sadece çalı çırpydı,geçici dünya malıydı...
Kadının parlayan yüzündeki sır,yüreğindeki yoğun sevgi ve şefkatti...

Aradan geçen 30 yıldan sonra,hatırıma düşen ve gözlerimi yaşartandı.

Kadın yatalaktı,
     evlatları uzak diyarlarda,
          küçük torunları dizinin dibinde...

 
 
Pin It!

4.01.2011

Ot Kavurması...




Topraklarımdan döneli henüz bir ay olmuştu ki,bereketli yiyeceklere çoktan özlem duymaya başlamıştım.Uçak bagajımızda koyacak yer kalmadığından birçoğunu getirememiştim zaten :) İnsan açgözlülük yapmayı her zaman sevmemeli elbette ama bizim bağların,ovaların nimetleri aklıma gelince fazla açgöz olduğumu hissediyorum nedense.

Geçen hafta anneme uzun uzun liste yaptım,kargo yollayın bana içine Muğla'yı katarak dedim.En sonunda da , varsa diye altını çizdim,ot da koyun dedim.Babamın annemin hakkı ödenmez, soğuk,yorgunluk dinlemez babam, bağdan bir büyük poşet ot toplamış gurbet kuşu için.Koliyi açtığımda otları görünce nasıl mutlu olduğumu bir ben bilirim bir de Allah...



Annem hiçbir şeyi atmaz,herşeyi değerlendirir.Mesela bu görünen biberler, yazın öğütmeye gittiğimizde tarihi eski değirmenin kapalı olduğunu görüp yeni değirmende öğütülen ve büyük kalıp öğütülemeyen kısımları.Bunları yağlayıp ayrı bir kavanozda saklamış,ot kavurmalarında ve bazı zeytinyağlı yemeklerinde içine atınca,dirileşip inanılmaz lezzete bürünüyor.

Hemen bana da yolladı bu güzel dövülük biberden,salataya bile atıyorum daha leziz birşeyler yemek adına :)



Gabcık,ısrancık,yağlıgan,ısgıncık,çulluk,ısırgan,helvalık,ebegümeci...

İşte bu yemeğin ana lezzet ustaları bu otlar...

Ee bir de zeytinyağım babamdan,
otlar babamdan,
biberler annemden,
nar ekşisi anannemden,
otları temizlemesi de annemden...

İşin sırrı harmanlaşan aile sevgisi ve şefkatinde...
Pin It!
Related Posts with Thumbnails
01 09 10